Sussam gönül razı değil, söylesem tesiri yok. Arka arkaya gelen mağlubiyetlerden en can acıtanı bu maçtı. Bütün şansı Palaestra parkesinde bıraktık döndük. 5 maçın sonunda en çok içimi acıtan İspanya'da kendi ellerimizle verdiğimiz Real Madrid karşılaşması oldu.
Karşılaşma istediğimiz gibi başladı. Siena öldürücü temposunu yapamıyor, salon havaya giremiyordu. Bunun yanında Efes Pilsen de iyi motive olmuş ve oyuncuların özgüveni oldukça yüksekti. İlk çeyrekte Rakocevic ve Kerem Gönlüm'le etkili olan Efes Pilsen özellikle Raduljica'nın oyuna dahil olmasıyla çok güzel işler yapıp skor olarak olmasa da, oyun olarak rakibinin çok önündeydi. Bu ilk çeyrek olmasına rağmen kadrodaki 3 pivotun da süre alması rotasyonla ilgili ciddi soru işaretleri yarattı bende. Vujcic'le başlayan Perasovic, Rakovic'in ikili oyunlardaki etkinliğini azaltmak ve size olarak ezilmemek için Raduljica'yı oyuna aldı. Sırp pivot çok iyi oynarken kendisine arka arkaya çalınan iki komik faul sonrası yerini Roberts'a bıraktı. İlk çeyrek 25-23 Siena lehine tamamlandı.
İkinci çeyreğe Murray'nin 3 sayılık basketiyle başladı Efes. Bu çeyreğin tamamında da takım hücumda iyi ancak savunmada sıkıntılıydı. Yarı sahada çok tempolu hücum eden ve ikili oyunları çok iyi oynayan Siena'yı durduramasak bile hücumumuzla maçtaydık. Ancak özellikle bu çeyreğin başından başlayan hakem hataları çıldırtacak seviyeye geldi. Efes çok iyi oynamasına rağmen hakem engeline takıldı ve devreyi 49-47 geride kapattı.
Üçüncü çeyrekte parkeye başka bir takım çıkmış olmalı çünkü oyuncular hiç maçta değildi. Siena saha avantajı ve hakemleri arkasına alarak resmen köşeye sıkıştırdı Efes Pilsen'i. Efes Pilsen'de direnç gösteremeyince bu çeyrek 70-58 Siena üstünlüğüyle sona erdi. Hakemler 2 ve 3. çeyrekte rezil düdükler çaldı, hem Siena ritm buldu hemde salon havaya girdi ama Efes Pilsen'in bu kadar çabuk pes etmesi hiç yakışmadı.
Son periyoda girdiğimizde Efes Pilsen Siena rüzgarını bir nebze olsun kırdı ama arkasına alamadı. Oyuncular saha içersinde değildi. Kafalar dağılmıştı. Bench de buna saçma rotasyonuyla çanak tutunca Efes Pilsen maça dönemedi. Bir-iki bireysel çaba vardı ama takım halinde hareket edemedi oyuncular ikinci yarıda. Dün Siena Efes Pilsen'den çok daha iyi oynamadı ama çok daha fazla istedi. Efes Pilsen yine kritik anlarda sönük kaldı hamle yapamadı. Deplasman fobisi yine kendini gösterdi. Karşılaşma 88-76 Montepaschi Siena üstünlüğüyle bitti ve Efes Pilsen kupaya veda etti. Bir Efes Pilsenli olarak şunu söyleyebilirim; Simone Pianigiani, Velimir Perasovic'ten daha fazla yakıştı Final 8'e.
Karşılaşma ilgili ufak ufak bilgiler verirsek.
İki takımın şut yüzdeleri birbirine çok yakın;
Efes Pilsen %63 iki sayılık, %30 üç sayılık, %72 serbest atış atmış. Siena %61 iki sayılık, %30 üç sayılık, %72 serbest atış atmış. Siena tam 14 fazla iki sayılık atış kullanmış. (fark burdan geliyor)
Reboundlarda durum şu;
Efes Pilsen 11'i hücum olmak üzere 28 rebound almış. Siena 13'ü hücum 33.
Rakip skoru dağıtırken, biz 24 sayı atan Rakocevic'e kalmışız. Onların en skorer ismi 15 sayı atan Milovan Rakovic.
Igor Rakocevic'in bu sistemsizlikte ne kadar önemli bir bireysel yetenek olduğu bir kez daha görüldü. Eğer Igor da olmasaydı maçı düşünmek bile istemiyorum. Takım dinamiğini bozuyor diye eleştiriliyor ama ben net bir takım oyunu göremiyorum. Bu da Rakocevic'in yaptıklarını daha da gerekli ve özel kılıyor. Eğer dün bir oyuncu daha eşlik etse ona maç daha farklı olabilirdi. Önce takım olmak, takım kurmak gerekiyor ki, Rako eleştirilecek noktaya gelsin.
Sonuç olarak bir zamanlar Avrupa'nın Fırtınası olan Efes Pilsen 5 senedir Final 8'e kalamıyor. Burda sıkıntı sadece oyuncularda veya coachingde değil elbette. Zaten kulüpte yeni bir yönetim yapılanması içine girdi. Bu yapılanmanın ana hatlarını sezon bitiminde daha net göreceğiz ancak takımın başına basketboldan anlayan, oyuncu piskolojisinden anlayan bir adam gerekiyor. Bu tip maçlara onları motive edecek ve hazırlayacak bir genel menejer lazım. Doğru hamleler yapılmadıkça, şu bol yabancılı sistemden uzaklaşılmadıkca ve efsane alt yapı ayağa kalkmadıkca Efes daha çok seneler kaybeder.