Kalbim hâlâ küt küt atıyor. Maçın son 4 dakikası, 2010 Dünya Basketbol Şampiyonasına Türkiye - Sırbistan maçından sonra, yaşadığım en heyecanlı anlardan biri olarak hafızamdaki yerini aldı. Maça fena başlamadık, pota altına inen toplardan bulduğumuz sayılarla 5 - 10'luk bir üstünlük yakaladık. İlk çeyreği de 9 - 14 önde tamamladık. Bu bölümde Beşiktaş'ın dış atışlardaki kötü yüzdesi nedeniyle maçta önde kalmayı başardık. Cevher ve Iverson ile buldukları bomboş üçlükleri değerlendiremedikleri için skor üstünlüğünü ele geçiremediler bir türlü. Savunmada aksadığımız gibi - boş şutların girmemesi savunma başarısı değildir - hücumda da istediğimiz oyunu bir türlü koyamadık sahaya. Karşılıklı basketlerle geçilen ikinci periyot sonunda da soyunma odasına 4 sayı önde gittik: 30 - 34. Beşiktaş ilk üç sayı basketini - yanılmıyorsam - onuncu şutta bulabildi.
Üçüncü çeyrek ile kendine gelen takım, topu pota altına indirdiği sürece kolay sayı buldu ve Ermal'in coştuğu maçta farkı bir anda 16 sayıya kadar çıkardı: 35 - 51. Ne olduysa bu dakikadan sonra oldu. Beşiktaş yavaş yavaş farkı kapatmaya başladı ve son çeyrekteki 13 - 0'lık seri ile maça ortak oldu. Koş koş basketbol ve seyirci desteğinden çekindiğimi belirtmiştim maçtan önce, bu bölümde hücumda kaybettiğimiz toplar potamızda hızlı hücum olarak sayıya dönüşünce seyirci de maça tekrar döndü. Neyseki maçın sonunda soğukkanlılığımızı koruduk ve serbest atış düellosundan galip ayrılan taraf olduk. Beşiktaş'ın bu bölümde Ignerski ve Iverson ile 4 serbest atıştan faydalanamadığını hatırlatmakta fayda var. Attığı iki krtik üçlük ile takımının comeback yapmasında başrol oynayan Ignerski maçın son serbest atışlarından ilkini kaçırınca ikinciyi mecburen kaçırdı ve ribaund da gelmeyince liderliğimizi korumuş olduk.
Galibiyet sorunların üstünü örtmemeli. 46/35'lik ribaund üstünlüğü kuran Beşiktaş 15/5'lik hücum ribaundu üstünlüğü ile 10 fazla hücum yapmasına rağmen maçı kazanamadı. Yine son zamanlarda 20 ve üzeri asist yapan takım bu maçta 11 asistte kalırken, rakipte bu sayı 16. Savunmamızın iş yapmış olması tek tesellimiz; rakipten 10 fazla top çalarken (4/14), 7 fazla top kaybına zorlamışız (18/11). Ermal 22 Sayı ile maçın en skoreri olurken, Ignerski de 20 sayıyla Beşiktaş'ın galibiyeti için uğraştı ama olmadı.
Galibiyet serisini ve liderliği devam ettirdiğimiz bir maç oldu. Yapılacak takviyeler ile bu takımın uçmaması için hiçbir neden yok. Her zaman olduğu gibi Aslanların istatistikleri ile yazıyı sonlandıralım:
Josh Shipp: (25:54, 6 sayı, 8 ribaund, 4 asist, 2 top kaybı, 5 top çalma, 3/8 saha içi)
Melih Mahmutoğlu: (04:50, 0 sayı, 1 asist, 0/1 saha içi)
Preston Shumpert: (22:23, 7 sayı, 2 ribaund, 1 asist, 3 top çalma, 3/8 saha içi)
Taylor Rochestie: (29:54, 8 sayı, 2 ribaund, 2 asist, 2 top kaybı, 5 top çalma, 3/12 s içi)
Tutku Açık: (19:31, 8 sayı, 3 ribaund, 4 asist, 1 top çalma, 3 top kaybı, 1/8 saha içi)
Luksa Andric: (07:14, 4 sayı, 1 ribaund, 1 top kaybı, 2/2 saha içi)
Radoslav Rancik: (22:30, 4 sayı, 7 ribaund, 1 asist, 2 top kaybı, 2/4 saha içi)
Haluk Yıldırım: (25:44, 9 sayı, 3 ribaund, 2 asist, 1 top kaybı, 3/3 saha içi)
Evren Büker: (14:07, 5 sayı, 1 ribaund, 2/5 saha içi)
Ermal Kurtoğlu: (27:53, 22 sayı, 6 ribaund, 1 asist, 10/15 saha içi)
Melih Mahmutoğlu: (04:50, 0 sayı, 1 asist, 0/1 saha içi)
Preston Shumpert: (22:23, 7 sayı, 2 ribaund, 1 asist, 3 top çalma, 3/8 saha içi)
Taylor Rochestie: (29:54, 8 sayı, 2 ribaund, 2 asist, 2 top kaybı, 5 top çalma, 3/12 s içi)
Tutku Açık: (19:31, 8 sayı, 3 ribaund, 4 asist, 1 top çalma, 3 top kaybı, 1/8 saha içi)
Luksa Andric: (07:14, 4 sayı, 1 ribaund, 1 top kaybı, 2/2 saha içi)
Radoslav Rancik: (22:30, 4 sayı, 7 ribaund, 1 asist, 2 top kaybı, 2/4 saha içi)
Haluk Yıldırım: (25:44, 9 sayı, 3 ribaund, 2 asist, 1 top kaybı, 3/3 saha içi)
Evren Büker: (14:07, 5 sayı, 1 ribaund, 2/5 saha içi)
Ermal Kurtoğlu: (27:53, 22 sayı, 6 ribaund, 1 asist, 10/15 saha içi)
3 yorum:
abi yazı çok güzel eline sağlık.
inanılmaz bir pg zaafiyeti yaşadık maç boyu. değil asist yapmak pick n roll oynamak kriz anlarında takımı çekip çeviremediler bile. bu takıma pg isterken tutku diye diretenler umarım görmüşlerdir. senede bir maç izleyen taraftar tutku'yu teodosic ilan edebilir ama mutlaka rochestie'nin gönderilip o alanın yerli yada yabancı takviye edilmesi lazım.
pg'siz oynayan bir takıma karşı pg zaafiyeti yaşamak asıl büyük sorun. rakibinin oyun kurucusu yok ama bu alanda sen ona üstünlük sağlayamıyorsun. Tutku çok iyi bir back-up guard olur ama Fenerbahçe maçındaki oyunu her maçta beklemek de hayalcilikten öteye gitmez. Ender'in neden gelmeyeceği postunu bekliyorum hala :)
ender'in durumu efes'in dinamikleriyle alakalı. gün içinde şirket işlerinden fırsat bulabilirsem yazıcam abi.
Yorum Gönder