Sayfalar

Spor Toto Türkiye Kupası - Sekizli Final Kuraları Çekildi


8 - 13 Şubat tarihlerinde Kayseri'de oynanacak olan Türkiye Kupası finallerinde çeyrek final eşleşmeleri belli oldu:

8 Şubat 2011:

18:00 Beşiktaş Cola Turka - Efes Pilsen
20:30 Medical Park Trabzonspor - Aliağa Petkim

9 Şubat 2011:

18:00 Galatasaray Café Crown - Olin Edirne
20:30 Fenerbahçe Ülker - Banvit

Yarı final tahminimi yapayım ve yazıyı bitireyim. Efes Pilsen, Medical Park Trabzonspor, Galatasaray Café Crown ve Fenerbahçe Ülker'in rakiplerini geçerek son dörde kalmalarını bekliyorum. İlk gün galipleri yarı finalin bir ayağını oynarken, ikinci gün galipleri de diğer ayağını oynayacak. Efes Pilsen - Fenerbahçe Ülker finali olacak gibi görünüyor. Maç yayını ile ilgili net bir bilgi yok ama sanırım yine Sports TV verecek gibi...

EuroBasket 2011 - Kuralar Çekildi


31 Ağustos - 18 Eylül 2011 tarihleri arasında Litvanya'da gerçekleştirilecek olan Avrupa Basketbol Şampiyonasında kuralar çekildi ve olabilecek en zorlu gruba düştük. Henüz her şey için erken ama bir ön değerlendirme yapalım hazır konu açılmışken:

A Grubu:

Son Dünya ikincisi olarak grubun ağa babası biz gibi dursak da işler pek öyle gidecek gibi değil. Teknik kadroda yaşanan değişim ve yaşlanan kadronun ne şekilde rotasyona gideceği şimdilik soru işareti. Ev sahibi Litvanya'nın seyirci desteği ile gruptan ilk ikide çıkmasını bekliyorum. İspanya ise Gasol'u getirebildiği ölçüde sıralamadaki yerini netleştirecek. İngiltere'nin bir sonraki Olimpiyat oyunlarının ev sahibi olduğunu hesaba katarsak, bu turnuvada kendilerini deneyeceklerdir ve öyle kolay lokma olacaklarını sanmıyorum. Polonya orta sıraları zorlar, elemelerden gelecek takım da (Portekiz, Macaristan veya Finlandiya) formalite maçları oynar gibi.

B Grubu:

Sırbistan bu grubun favori ekibi konumunda. 2010 Dünya Basketbol Şampiyonasında son saniye basketi ile finalden ettiğimiz Sırplar bu turnuvada bizimle eşleşebilmek için can atacaklar muhtemelen. Fransa ve İtalya Sırbistan'ın ardından geliyor. Almanya ise grubun sürpriz yapabilitesi yüksek ekiplerinden. 2010 Dünya Basketbol Şampiyonasında Novitzki'den yoksun oynamalarına rağmen, Arjantin'e kafa tutup, Sırbistan'ı yenerek başladıkları turnuvanın sonunu getirememişlerdi. Letonya ve İsrail hakkında bir şey söylemek çok güç. Özellikle İsrail'de ABD'li oyuncuların yabancı sayılmaması İsrail basketbolu adına olumsuz bir nokta. Letonya ise - benim için - kapalı kutu. Son zamanlardaki en önemli başarıları ise 2001'de Türkiye'de elde ettikleri sekizincilik.

C Grubu:

Yunanistan ve Hırvatistan'ın liderlik mücadelesine sahne olacak bir grup gibi görünüyor. Kalan takımların bir tanesi bir üst tura geçmeye hak kazanacağı için bu grupta üçüncülük yarışı bir hayli çekişmeli geçecek gibi görünüyor. Yugoslavya'dan ayrılan küçük devletciklerin aynı grupta toplanması da ayrı bir enteresan durum olmuş. Yine bu gruba da eleme maçlarından sonra Portekiz, Macaristan veya Finlandiya katılacak. A grubundansa bu gruba düşmeyi tercih edeceklerinden eminim :)

D Grubu:

Slovenya ve Rusya için lokum kıvamında bir grup olmuş. İlk iki belli burada da. C Grubu gibi üçüncülük mücadelesi kanlı geçebilir bu grupta da. Ukrayna bir adım önde gibi görünse de diğerlerinin sürpriz yapma ihtimali de tabi ki var.

CBL - Onuncu Hafta Sonuçları

29 Ocak 2011:

Kuveyt Türk 82 - 40 KPMG
BP 67 - 50 AHE
Arena Bilgisayar 57 - 82 PWC

30 Ocak 2011:

Microsoft 36 - 55 BASF
Teleperformance Metis 34 - 80 DenizBank
Castrol 47 - 90 Deloitte


Puan Durumu
A Grubu
B Grubu
S TAKIM

S TAKIM
1. Türkiye İş Bankası 6/1
1. PWC 7/1
2. Yapı Kredi 6/0
2. DenizBank 7/0
3. Turkcell 6/0
3. BP 5/2
4. Deloitte 4/3
4. TEB 4/3
5. Vodafone 4/2
5. Kuveyt Türk 4/2
6. BASF 2/5
6. Teleperformance Metis 4/2
7. B/S/H 2/5
7. KPMG 2/5
8. Gitti Gidiyor 2/5
8. Arena Bilgisayar 1/6
9. Microsoft 3/3
9. Anadolu Hayat Emeklilik 1/5
10. Citibank 1/6
10. Philip Morris 0/9
11. Castrol 0/6



 

Beko Basketbol Ligi - Onyedinci Hafta

 
Tek deplasman galibiyetinin alındığı haftanın toplu sonuçları ve puan durumu şöyle:
 
28 Ocak 2011:

Türk Telekom 77 - 72 Olin Edirne

29 Ocak 2011:

Galatasaray Café Crown 80 - 67 Pınar Karşıyaka
Tofaş 78 - 64 Medical Park Trabzonspor
Efes Pilsen 78 - 71 Erdemir
Banvit 82 - 68 Beşiktaş Cola Turka
Mersin BŞB 73 - 71 Antalya BŞB

30 Ocak 2011:

Aliağa Petkim 71 - 94 Fenerbahçe Ülker
Bornova Belediye 84 - 73 Oyak Renault


Puan Durumu:













S TAKIM O G M A Y P
1. Fenerbahçe Ülker 17 15 2 1428 1199 32
2. Banvit 17 14 3 1311 1173 31
3. Efes Pilsen 17 13 4 1436 1188 30
4. Galatasaray Café Crown 17 13 4 1333 1157 30
5. Beşiktaş Cola Turka 17 10 7 1378 1326 27
6. Pınar Karşıyaka 17 10 7 1417 1358 27
7. Olin Edirne 17 9 8 1270 1214 26
8. Antalya BŞB 17 8 9 1263 1330 25
9. Türk Telekom 17 8 9 1342 1393 25
10. Medical Park Trabzonspor 17 7 10 1257 1380 24
11. Bornova Belediye 17 6 11 1269 1429 23
12. Tofaş 17 6 11 1248 1266 23
13. Erdemir 17 5 12 1278 1333 22
14. Aliağa Petkim 17 5 12 1295 1462 22
15. Mersin BŞB 17 4 13 1198 1329 21
16. Oyak Renault 17 3 14 1176 1362 20

Galatasaray Café Crown 80 - 67 Pınar Karşıyaka

Euroleague haricinde Avrupa'da devam eden iki ekibin mücadelesi vardı İstanbul'da. Pınar Karşıyaka rayına oturmuş, Eurochallenge'da 2'de 2 yapmış, aslan parçalarında ise işler pek iyi gitmiyordu. Açıkçası çekiniyordum bu maçtan ve maça da korktuğum başıma gelecekmiş gibi başladık.


Bana göre yanlış olan bir beşle başladık maça; Jerry Johnson-Göksenin Köksal-Josh Shipp-Preston Shumpert-Ermal Kurtoğlu. Pota altında güçlü olan Karşıyaka'ya karşı zayıf bir beşti bu ve maçın 0 - 8 başlamasına neden oldu. Pota altına indirilen toplarla kolay sayılar buldu Karşıyaka, bunun sonucu olarak da ilk çeyreğin sonunda Ermal iki faul ile kenara gelmek zorunda kaldı. Halbuki ilk çeyreğin sonundaki 17 - 19'luk skorun oluşmasında katkısı büyüktü.


İkinci çeyrek ile savunmada kimliğini ortaya koymaya başlayan Galatasaray, Shumpert'ın da son maçlardaki durgunluğunu üstünden atması ve yaşlı kurt Haluk ile önce eşitliği sağladı ve devreye de 38 - 35 önde girmeyi başardı. 

İkinci yarıya da maça başlayan beş ile başlayınca Karşıyaka da 0 - 6 başladı maça ve tekrar öne geçti. Çeyreğin ortasına kadar karşılıklı basketlerle geçen mücadele, bu bölümde gelen 10 - 2'lik seri sonrası istediğimiz kıvama gelmeye başladı ve son çeyreğe 56 - 50 önde girdik.

İyice artan savunma baskısı ile Karşıyaka'nın uzun bir süre sadece 2 sayı atmasına izin verdiğimiz son çeyrekte Haluk'un inanılmaz katkısı ile maçı kopardık ve karşılaşmadan da 80 - 67 üstün ayrıldık.


13 sayılık fark önemliydi çünkü ilk maçı 11 sayı farkla kaybetmiştik. Olası puan eşitliğinde İzmir ekibinin üstümüzde yer almasını engellemiş olduk bu sayede. Üç sayılık atışlardaki berbat yüzdemize (2/15, %13) rağmen iki sayılık atışlardaki yüksek yüzdemiz (29/44, %66) ile maçı koparmayı başardık. Haluk Yıldırım'ın şut kaçırmadan (7/7, bir üçlük kaçırdı sadece) attığı 14 sayı ve yanına eklediği 3 asist ve yaşına rağmen bu seviyede gösterdiği mücadele gerçekten takdire şâyan. Shumpert ve Ermal de 16'şar sayı ile takımın en skorerleri oldular. Karşıyaka adına ise Holston'ın 19 sayısı maçın en skoreri olması dışında pek bir işe yaramadı.


Rochestie'nin takımda olmaması sevindirici olsa da Johnson'a da henüz ısınabilmiş değilim. Sanki ihtiyacımız olan adam değilmiş gibi geldi şimdiye kadarki performansı ile. İlerleyen günlerde umarım beni yanıltır ve yağmurdan kaçalım derken doluya tutulmayız. 4 maçlık mağlubiyet serisinin Karşıyaka ile sona ermesi sevindirici oldu. Ligde bir şekilde play-off yapılacak, o belli oldu da, asıl mesele Eurocup'ta durumu nasıl toparlayacağımız meselesi. 

Takımın genel istatistikleri ise şu şekilde:

Josh Shipp: (31:55, 6 sayı, 10 ribaund, 1 top kaybı, 2/6 şut)
Jerry Johnson: (26:35, 9 sayı, 4 ribaund, 3 asist, 1 top kaybı, 2/8 şut)
Göksenin Köksal: (31:27, 5 sayı, 2 ribaund, 2 asist, 3 top çalma, 2 top kaybı, 1/3 şut)
Preston Shumpert: (28:01, 16 sayı, 5 ribaund, 3 asist, 1 top çalma, 3 top kaybı, 2/4)
Luksa Andric: (16:19, 8 sayı, 7 ribaund, 1 blok, 2/5 şut)
Haluk Yıldırım: (20:32, 14 sayı, 3 ribaund, 4 asist, 7/8 şut)
Evren Büker: (21:30, 6 sayı, 2 asist, 4 asist, 1 top çalma, 3/4 şut)
Ermal Kurtoğlu: (23:41, 16 sayı, 3 ribaund, 2 asist, 1 top çalma, 2 top kaybı, 8/13 şut)

Ziraat Türkiye Kupası Çeyrek Final Eşleşmeleri


Bu ara futboldan baya uzak kaldık, arada bir iki post da olsa futbol karalayalım :)

Galatasaray'ın elindeki tek Avrupa'ya gidiş bileti ihtimali olan Ziraat Türkiye Kupasında grup maçlarının tamamlanmasının ardından, bugün çeyrek final kuraları çekildi ve çok enteresan bir tablo çıktı ortaya. Dünyanın en saçma statüsüne sahip kupası olmalı Ziraat Türkiye Kupası. Normal şartlarda gruplardan çıkan takımların çapraz eşleşme ile oynayacağı takımlar bellidir. Bizimki öyle değil, gruplardan çıkan tüm takımları atıyorlar bir torbaya, tombala çeker gibi kura çekiyorlar. Hal böyle olunca da ne gruptan lider çıkmanın bir anlamı oluyor ne de grupta oynadığın takımların bir önemi... Bu seneki kura çekimi sonrasında tüm takımlar gruplarda mücadele ettiği rakipleri ile eşleşti:

Beşiktaş - Gaziantep Büyükşehir Belediyespor
Gaziantepspor - Galatasaray
İstanbul Büyükşehir Belediyespor - Kasımpaşa
Gençlerbirliği - Bucaspor

İlk maçlar ilk sırada yazan takımların sahasında 2 Şubat 2011 tarihinde, rövanşlar ise 2 Mart 2011 tarihinde oynanacak. Yarı final eşleşmeleri ise:

Beşiktaş - Gaziantep Büyükşehir Belediyespor / Gaziantepspor - Galatasaray

İstanbul Büyükşehir Belediyespor - Kasımpaşa / Gençlerbirliği - Bucaspor

galipleri arasında oynanacak.

Finale kadar zorlu bir yol var, önce Antep sonra Beşiktaş. Her ikisini de geçersek zaten kupa bizimdir, diğer taraftan çok zorlayacak bir takım gelmeyecek. Hayırlısı olsun diyelim.

Sıkıntı Var!!


Bloga katılırken, thisisthebesttillwedobetter abimle oturup konuştuk ve sınırlama olmamakla birlikte, kimin ne yazacağını üç aşağıya beş yukarıya belirledik. Bu yazı biraz benim ilgi alanım dışında olacak ama yazmam gerektiğini düşünüyorum.

Galatasaray Café Crown sezona ülkenin Avrupa'da Final Four görmüş ve İtalya liginde başarıyla takım çalıştırmış, sistem coachlarından Oktay Mahmuti ile başladı. Oktay Hoca geçmişi başarılarla dolu, ülkede basketbol dendiği vakit ilk akla gelecek isimlerden birisi. Geçen sene Fenerbahçe Ülker'in kıyısından döndüğünü okumuştum her yerde, Tanjevic'in bu sene devam edip etmeyeceği belli olmadığı için yardımcısıyla tamamlamışlardı sezonu. Sezon başında Galatasaray'ın başına geçtiği zaman çok heyecanlanmıştım zira ligin baş altı takımlarından olmayan (evet bence bu seneye kadar değildir) Galatasaray'ı yavaş yavaş tepelere çıkarabilecek, vizyon sahibi, gerçek bir beyefendidir Oktay Hoca.

Sene başladığında, takım geçen seneden kalma mücadeleci kimliğini, her zaman çalıştırdığı takımlara yaptırdığı efsanevi savunmayla bilinen Oktay Mahmuti önderliğinde de sürdürdü. Geçen sene de defalarca kez yazdım, mücadele ederek sezonda ekstra 3-4 maç kazanabilirsiniz ama bu mücadelenizi kalitenizle birleştiremezseniz asla şampiyonluk mücadelesi veremezsiniz.

Sezona yine bir klasik olarak yabancılarını kaybederek başladı Galatasaray. Geçen seneden bir tek ben takımın başında olsam tutacağım son yabancı olan Radoslav Rancik ile başladı yeni sezona takım. Sezon başı yabancı transferleri; Shipp, Shumpert, Andric, Rochestie oldu. Geçen sene takımda olan Jasaitis tutulmak istendi ama o iş olmadı biliyorum, bu yüzden o konuyu açmadan kapatıcam. Yalnız geçen yılki takımdan ilk kalması gereken ve kalması için şartların zorlanması gereken tek adam Mike Wilkinson'du ve tutulmadı. Wilkinson hem dış şutuna güvenilebilecek, hem iki yarı sahada da istikrarlı, hemde 4 ve 5 numaraları mevkisinin gerektirdiği sertlik ve esneklikte oynayabilecek bir oyuncuydu. Hemde 5 numara oynarken Oktay Hoca'nın tepede yaptırdığı show-up lardan sonra geriye rahatıkla dönebilecek bir oyuncuydu. Yerine Andric alındı. Andric kesinlikle kötü bir oyuncu değil ama, kesinlikle yüksek seviyede basketbol oynamaya çalışan bir takımın da pivotu değil. Dünya Şampiyonasında yakından izleme fırsatı bulduk, Hırvat Coach Andric'e 3 numaradan bile süre veriyordu. Yani Andric orjini 4 numara olan, mecbur kalınırsa 5 numarada oynatılacak bir oyuncu. Biz sezon başı yapılanmamızda Andric'i 5 numara gibi düşünerek başladık. Bu bize pota altı yumuşaklığı olarak geri döndü. Ermal Kurtoğlu da asla göründüğü kadar sert olmayan bir pivot olduğu için, pota altında büyük zaaf yaşamamız kaçınılmaz oldu.

Shipp beklediğimden çok daha iyi oynuyor. Bornova'da en az 5-6 maçını canlı izledim geçen sene, savunmada kendini üzmeyen hücumda topu eline isteyen ve kendi opsiyonlarını zorlayan bir oyuncu görünümündeydi. Burada ise oyunun savunma yönünde atletizmini kullanan ve sahadaki pis işleri yapan, hücumdaysa set düzeninden asla çıkmayan bir oyuncu rolüne büründü. Taylor Rochestie, sezon başı geldiğinde daha bir maçını bile izlemeden sadece istatistiklerinden yola çıkarak şu yorumu yapmıştım; '' kendisini hiç izlemişliğim yok, istatistikleri umrumda değil, zaten o rakamlar bir pg istatistiği değil. içime sinmeyen transferdir. sg alındıysa güzel, ama pg alındıysa hepimize sabır. (galatasaray sözlük) '' Hücumda hep kendisine oynamasını geçtim, savunmada en yumuşak karnımız Rochestie. Efes Pilsen'deki Rakocevic bile daha özverili savunma yapıyor. Jerry Johnson geldikten sonra ilgili arkadaşlar performansında ciddi yükseliş olduğunu söylüyor; bu da benim sezon başında yazdıklarımı destekliyor. Yani 2 numara oynayacaksa anlarım, şutu var, penetre edebiliyor ama 1 numara oynayacaksa çok üzülürüz. 

Takımın en ciddi problemi pota altı. Thisisthebesttillwedobetter abimle daha geçen hafta konuşuyorduk, dedim ki; '' yahu abi şu pota altı sıkıntısını görünce Fatih Solak gelse sevinirim, en azından ortayı kapatır '' Evet malesef çember altı zaafiyetimiz bu düzeyde. Bizim mutlaka yerli veya yabancı size'yla rakibi ürkütecek bir pivot almamız lazım. Hücumda verecekleri hiç önemli değil, biraz ikili oyun oynamayı bilsin yeter. Sezon başında ve devamında (özellikle takım seri galibiyetler alırken) takımla ilgili sezon sonu öngörüm; en iyi 5. sırada, en kötü 7. sırada play-off'a kalacakları yönündeydi, hala da aynı fikirdeyim. Bu takım kurgusunun malesef şampiyonluğa oynama şansı yok. Hatta hep yazdım; bu takım yarı final oynasın şampiyon olmuş kadar mutlu olurum. Şu ligin genel durumuna baktığımda, Beşiktaş'ı (özellikle Ataman'dan sonraki hamlelerle) ve Banvit'i net bir biçimde önümüzde görüyorum. Efes Pilsen ve Fenerbahçe Ülker'e hiç değinmiyorum bile onlar bu ligden bağımsız bir durumda yıllardır. 

Bu yazıyı yazmamdaki amaç; iyi gidişin arkasından taraftarın beklentilerin yükselmesi ve arkasından gelen mağlubiyetlerin bir anda moral bozukluğu yaratması. O mükemmel geçen, arka arkaya derbi galibiyetlerinin alındığı dönem zaten suni bir yükselişti. Takımın gerçek gücünü ortaya koymuyordu. Bu çöküş de suni bir çöküş. Bizim takımımız iki dönemin arasında seyretmeli. 

CBL - Onuncu Hafta Programı

Bu haftayı dinlenerek geçiriyoruz, bizim yokluğumuzda oynanacak maçlar ise şöyle:

29 Ocak 2011:

16:30 Kuveyt türk - KPMG
18:00 BP - AHE
19:30 Arena Bilgisayar - PWC

30 Ocak 2011:

16:30 Microsoft - BASF
18:00 Teleperformance Metis - DenizBank
19:30 Castrol - Deloitte

Beko Basketbol Ligi - Onaltıncı Hafta Programı


Bu hafta Premier League'den iki maçın yayını için izin çıkmış anlaşılan. Haftanın programı şöyle:

28 Ocak 2011:

19:00 Türk Telekom - Olin Edirne (Atatürk Spor Salonu)

29 Ocak 2011:

15:00 Galatasaray Café Crown - Pınar Karşıyaka (Abdi İpekçi Arena) (Spormax)
15:00 Tofaş - Medical Park Trabzonspor (Atatürk Spor Salonu)
17:00 Efes Pilsen - Erdemir (Sinan Erdem Spor Salonu)
17:00 Banvit - Beşiktaş Cola Turka (Banvit Kara Ali Acar Spor Salonu)
18:00 Mersin BŞB - Antalya BŞB (Edip Buran Spor Salonu)

30 Ocak 2011:

13:00 Aliağa Petkim - Fenerbahçe Ülker (Enka Spor Salonu) (Spormax)
16:00 Bornova Belediye - Oyak Renault (Ege Üniversitesi)

Turkish Airlines Euroleague 2010/2011 Sezonu - Top 16 İkinci Hafta

26 Ocak 2011:

Zalgiris Kaunas 64 - 71 Olympiakos
Caja Laboral 86 - 89 Lietuvos Rytas
Partizan 76 - 79 Efes Pilsen
Montepaschi Siena 68 - 78 Real Madrid

27 Ocak 2011:

Maccabi Electra 99 - 58 Lottomatica Roma
Panathinaikos 82 - 56 Unicaja Malaga
Union Olimpija 67 - 68 Regal FC Barcelona
Fenerbahçe Ülker 75 - 73 Power Electronics Valencia


Puan Durumu:



E Grubu



1. Panathinaikos 2/0
2. Caja Laboral 1/1
3. Lietuvos Rytas 1/1
4. Unicaja Malaga 0/2



F Grubu



1. Regal FC Barcelona 2/0
2. Maccabi Electra 1/1
3. Union Olimpija 1/1
4. Lottomatica Roma 0/2



G Grubu



1. Real Madrid 2/0
2. Efes Pilsen 2/0
3. Montepaschi Siena 0/2
4. Partizan 0/2



H Grubu



1. Fenerbahçe Ülker 2/0
2. Power Electronics Valencia 1/1
3. Olympiakos 1/1
4. Zalgiris Kaunas 0/2

Partizan 76 - 79 Efes Pilsen


Karşılaşmadan önce Efes Pilsen'den sakin ve rahat bir oyun bekliyordum ve beni yanıltmadılar. Sahada deplasmanda olmasına rağmen ne yaptığını bilen ve parkeye hükmeden takım kesinlikle Efes Pilsen'di. Karşılaşma başlamadan evvel, tepe kamerasından salonun genel görünümü gösterildi; tek kelime ile muhteşem bir ortamdı. Belgrad Arena yine tıka basa dolu ve alev gibiydi. Avrupa'da önemli deplasmanlar vardır, bu deplasmanlarda rakip kadar etkili olan taraftarı da karşınızda bulursunuz. Partizan deplasmanı gerek Pionr, gerekse Belgrad Arena'yla bunlardan birisi. 20.000 pek dost canlısı olmayan Sırp her maç takımını inanılmaz destekler, adeta rakibin dizinin bağı çözülür. Dün kü maçtan önce Efes adına en çekindiğim nokta buydu. Efes Pilsen her ne kadar tecrübeli oyunculardan kurulu da olsa, deplasmanlarda sıkıntı yaşayan bir takımdı ve deplasmanların taraftar anlamında en zoruna çıkacaktı. Ancak bütün korkularımı cevaplarcasına Efes maça hükmetti ve kazandı.

Maç başladığında Efes tempoyu kontrol etmek adına oyunu fazla zorlamadı. Geçen hafta Siena karşısında çok iyi oynadıkları Bootsy'nin yardımlara gittiği savunmayı çok iyi oynayıp; maçı ve rakibi kitlediler. Tempoyu ele geçirmenin yolunun savunmadan geçtiğini bilen Perasovic, bu dakikalarda takımını iyi organize etti ve Efes periyotun sonuna kadar öndeydi. Ancak kenardan Jerrells girince işler değişti. Bu sefer momentumu Partizan ele geçirdi ve tempo bir anda yükseldi. Efes'in Jerrells'in penetrelerine çözm yaratamaması sonucunda çeyrek sonunda rakip temsilcimizi yakaladı ve ilk çeyreği 21-19 geride tamamladı. Bu çeyrekte rakibin size olarak aşmış pivotu Jawai ile boğuşması için uzun süren sakatlıktan çıkan Raduljica'da süre buldu. Genç pivot en azından maç eksiğine rağmen Jawai'nin hızını kesmeyi başardı. İlerleyen günlerde süre buldukça daha etkin olacaktır.

İkinci çeyreğe Roberts'in üçlüğüyle başlayan temsilcimiz ilk beş oyuncularını dinlendirmeye başlayınca; çeyreğin son iki dakikasına kadar kafa kafaya bir mücadele izledik. Bu dakikalarda Rakocevic kenarda, yeni transfer Murray oyundaydı. ABD'li oyuncunun Siena maçına oranla daha etkin ve takım dinamiklere alışmış olduğu gözden kaçmadı. Hatta sıkıştığımız anlarda kritik bir turnike attı ve penetreleriyle iki kere serbest atış çizgisine geldi. Çeyrek sonlarına yakın kusursuz bir ilk yarı oynayan Rakocevic tekrar sazı eline aldı ve devre 34-40 Efes Pilsen üstünlüğüyle sona erdi.

Bu noktada maç analizinden sıyrılıp Igor Rakocevic'e özel paragraf açmak istiyorum zira devreye kadar inanılmaz bir ortaya koydu. Öyle bir durumdaydı ki, ne atsa giriyordu. Sırp yıldızın önemli bir özelliği var; hareketliyken şuta kalkıp belden üstünü çok dengeli bir biçimde kullanabiliyor. Yani belden altı harekete devam ederken belden üstü onun şut atacağı kadar sürede sabit kalıp, dengeli şut çıkarmasını sağlıyor. Bu özelliği de baskılı savunma altındayken bile tek perdeyle yüzdeli şut atmasını sağlıyor. Dün kendisine Kızıl Yıldız'dan yetişmesi dolayısıyla inanılmaz tepkiler vardı ancak üçüncü çeyrek dışında bozulmadı ve konsantre olmuş biçimde maçını oynadı. Dün çok etkiliydi, rakip savunmacı bulamadı kendisine. İlk yarıyı da 15 sayı ile tamamladı ki bu o kadar tepki almasına rağmen çok önemliydi. Eminim biz Efes Pilsenliler kadar Kızıl Yıldızlıları da sevindirmiştir dün kü performansı. Her serbest atış çizgisine geldiğinde Partizan'lı taraftarlardan, ne dediklerini anlamasam da; az çok tahmin edebildiğim tezahüratlar yükseldi. İşte bu sebeple Rakocevic'in dün o ortamda yaptıkları daha da değerliydi.

İkinci devre başladığında Partizan'ın sertleşeceği ve oyunun temposunu ele geçirmek isteyeceği belliydi. Asıl soru işareti Efes Pilsen'in buna ne şekilde cevap vereceği ve hakemlerin Efes'in sertleşmesine izin verip vermeyeceğiydi. Nitekim devre başından ortasına kadar Partizan inanılmaz sert oynadı ve hatta kasti fauller yaptı, ancak hakemler iki dakika dışında bu sertliği faullerle cezalandırdı ve iki takımında oyun kuralları içersinde maksimum sertlik yapmasına göz yumdu. Bu da maçı kitledi ve tam bir taktik mücadeleye çevirdi. Özellikle ikinci yarıda taraftarını da arkasına alan Partizan Efes Pilsen'i sindirmek için elinden geleni yapsa da; bunda başarılı olamadı ve temsilcimiz son çeyreğe 59-52 önde girdi. Üçüncü periyodun bir bölümünde takımın guardı yavaş yavaş aşağıya inmişken, Sinan'ın devreye girip yaptığı bir iki önemli hamle çok önemliydi.

Final periyotuna girdiğimizde nefeslerimizi tutmuş, Efes Pilsen'den galibiyet bekliyorduk. İlk iki dakikada rakip Partizan mağlubiyeti kabullenmiş gibi gözüktü ancak buralarda taraftarın devreye girmesiyle bir anda toparladılar. Hatta 8. dakikada maçtaki en büyük fark (11 sayı) olduğunda molaya giden Partizan'lı oyuncular ıslıklandı. Mola dönüşünde yine Jerrells önderliğinde Partizan geri döndü ve fark bir anda 5'e indi. Bu dakikalarda Kerem'ler muhteşem oynamaya başladı ve ikili oyunlarla arka arkaya sayılar buldu. Partizan yine de pes etmedi ve son kez direnç gösterdi, fakat temsilcimiz güzel oyununu galibiyetle taçlandırmayı başardı. Maç 76-79 Efes Pilsen'in üstünlüğüyle sona erdi.


Burada Kerem Tunçeri-Kerem Gönlüm-Lawrence Roberts-Bootys Thornton'a özellikle değinmek istiyorum. Efes takım olarak çok iyi mücadele etti ama bu oyuncular ve Rakocevic; galibiyeti perçinleyen işlere imza attı. Kerem Tunçeri 20 saniye kala felaket bir 3'lük kullansa da, Partizan her geri döndüğünde takımını toparladı ve tekrar öne geçmemizi sağladı. Kerem Gönlüm her zaman ki gibi büyük bir yürek koydu ortaya. Rakip uzunlara karşı Gist'e çabukluk, Jawai ve Katic'e de size dezavantajı olmasına rağmen çok iyi savunma yaptı ve kritik anlarda hücumda sorumluluk almaktan kaçınmadı. Roberts'ın bu performansına laf söyleyen çarpılır; Jawai'nin arkasında 25 dakika durmak herkesin harcı değil. Ciddi bir güç dezavantajına rağmen Jawai savunmasını kusursuz yaptı. Thornton bu takımın pis işlerini yapmaya ve hücumda güvenilir bir el olmaya devam ediyor. Kuşkusuz büyük maçları çok büyük oynuyor. Siena'da oynadığı dönemdeki rolüne dönünce, ordaki performansını da bir anda yakaladı. Roberts'la birlikte maçın sonunda en kritik dakikalarda iki hücum reboundu çektiler ki, belki de bu reboundlar maçı Efes'e getirdi.

Coach Perasovic dün akşam takımını çok iyi organize etti. Ancak ben 2.10 boyundaki Vesely savunmasında Nachbar'ı daha fazla kullanmasını beklerdim. Yine de Thornton çok yürekli savundu Çek oyuncuyu ve sıkıntı yaşamamızı engelledi. Vlade Jovanovic ise bütün maç arayıştaydı. Tipik Sırp basketbolu oynatıyor takımına ancak üçüncü çeyrekte coşan ve taraftarı ayağa kaldıran Vesely'i kenarda unutması işimizi kolaylaştırdı. Ayrıca yine üçüncü çeyrekte Dragan Milosavlyvic'in 3 kere girip çıkması genç coachun rotasyonuyla ilgili kafamda soru işaretleri oluşturdu.

Rakip Partizan Dules'le geçen yıllarını mumla arıyor. Efes Pilsen'e Jerrells, Jawai, Gist, Vesely ve biraz da Katic'le direnç gösterdiler ama bu oyuncular bile Jerrells hariç performanslarını maçın tamamına yayamadı.

Önümüzdeki hafta Efes Pilsen Real Madrid deplasmanında olacak. Rakip aynı bizim gibi grupta iki de iki yaptı. Aslında iki takımda böyle bir performansı beklemiyordu, bu sebeple rahat bir müsabaka izleyebiliriz. Ancak ne Real Madrid evinde yenilmek ister, ne de Efes Pilsen yakaladığı bu avantajı kaybetmek. Real Madrid'de belirgin bir yükseliş var, temsilcimiz belki de grubun en zor maçına çıkacak. Ancak şu iki maç gösterdi ki, o deplasmandan da çıkacak yüreğe sahipler.

Turkish Airlines Euroleague 2010/2011 Sezonu - Top 16 İkinci Hafta Programı

26 Ocak 2011:

19:45 Zalgiris Kaunas - Olympiakos
21:45 Caja Laboral - Lietuvos Rytas
21:45 Partizan - Efes Pilsen (SkyTürk)
21:45 Montepaschi Siena - Real Madrid

27 Ocak 2011:

21:00 Maccabi Electra - Lottomatica Roma
21:45 Panathinaikos - Unicaja Malaga
21:45 Union Olimpija - Regal FC Barcelona
21:45 Fenerbahçe Ülker - Power Electronics Valencia (NTVSpor)

Avrupa Mesaisi - Top 16 İkinci Hafta Sonuçları

EUROCUP:

Galatasaray Café Crown 57 - 68 Asefa Estudiantes


Lig ve Avrupa'da üst üste dördüncü yenilgi oldu bu. Peş peşe gelen sakatlıklar ve bozulan oyun dengesinin yanında, sezon başından beri sıkıntılı olduğumuz ancak gerek ekstra performanslarla gerekse de çok üst düzey rakiplerle oynamamış olmamızın verdiği rahatlıkla görmezden gelinen oyun kurucu ve pota altı eksikliğimizin artık kendisini hissettirir hale gelmesi bu yenilgilerde en önemli etken oldu bence. Erdemir maçında sakatlıkları nedeniyle oynayamayan Shipp ve Evren bu maçta kadrodaydı ama Tutku'nun olmayışı maçın sonunda soğukkanlı kalamamamıza ve panik ile yanlış şut seçimleri kullanmamıza neden oldu. İlk çeyrek kötü de oynamadık aslında 21 sayı attık ama potamızda gördüğümüz 20 sayı da hayra alamet değildi. Hem içeriden hem dışarıdan yüzdeli oynadı İspanyol ekibi bu bölümde. Biz ise maçın genelinde 2/23 attığımız rezalet bir üç sayı yüzdesi ile cevap verebildik. Ribauntlardaki Estudiantes üstünlüğü de bu bölümde göze çarpan bir başka sıkıntıydı. Devreye de kafa kafaya girmemize rağmen, üçüncü çeyreğin sonlarına doğru çözüldük ve Ermal ile Andric'in faul problemine girmelerinin üstüne, oyun kurucu mevkisindeki oyuncuların da acele ve yanlış şut tercihleri de eklenince maçın kaybı kaçınılmaz oldu. Rakipten fazla hücum etmemize rağmen (12 fazla 2 sayılık atış yapmışız) düşük yüzdemiz bu maçın kaybının ana sebebi aslında. Sadece biraz daha yüzdeli atabilsek bile kötü oynadığımız şu maçı alabilirdik. Bu yenilgi gruptan çıkma şansımızı zora soktu. Pepsi Caserta'nın da CEZ Nymburk'u yenmesi ile tepedeki iki takım 2/0 yapmış oldu. Kalan dört maçı da kazanmak şart oldu. Olur mu? Olmaması için bir sebep yok, ne demişler; zoru başarırız, imkansız zaman alır. Andric 14 sayı ile takımımızın en skoreri olurken, Jonhnson'ın 11, Ermal'in de 10 sayısı mağlubiyeti engelleyemedi.

EUROCHALLENGE:

Pınar Karşıyaka 94 - 74 KK KRKA Novo Mesto


İlk maçtaki deplasman galibiyetinden sonra gelen bu galibiyet gruptan çıkma adına çok önemli bir avantaj oldu İzmir ekibine. Sıradaki iki maçı da içeride oynayacağı düşünüldüğünde, dörtte dört yapıp olayı garantilememek için hiçbir sebep yok. Maça kötü başlamış Karşıyaka, ilk çeyrekteki 19 - 24'lük skor gösteriyor bunu. Ancak iki ve dördüncü çeyreklerde maçı koparmışlar. Özellikle son çeyrekte atılan 35 sayı çok dikkat çekici. Stanojevic 23 sayı, 12 ribaund ile double-double yaparken, Holston da 22 sayı ile galibiyete katkıda bulunmuş.

Partizan - Efes Pilsen Maça Doğru

Euroleague temsilcilerimizden Efes Pilsen bugün Belgrad deplasmanında Partizan'a konuk olacak. Rakip geçen seneye kadar sürprizlere imza atan, Dusko Vujosevic önderliğinde genç kadrolarıyla devleri dize getiren, sistem takımı. Klasik tabirle eski gücünde değil Partizan ama evinde aslan kesilen bir takım. Zaten Belgrad Arena'da sokaktan beş kişi toplasanız taraftarın muhteşem desteğiyle sahada sırıtmaz. Bu bakımdan Efes'in en büyük rakibi bu akşam ateşli Sırp taraftarlar olacak. Geçen sene Maccabi Tel Aviv'i karşılamaları ve uğurlamaları var ki; efsaneler arasına girer. Umarım Efes Pilsen'e aynı muameleyi yapmazlar.

Maccabi takımı havaalanına indiğinde ve takım otobüsle yola çıktığında yol üstündeki köprüye astıkları bir pankart yaklaşımlarını özetliyor; ' Fuck Maccabi '
Maçtan sonra Partizan taraftarının söylediği bir bakıma gerçek olunca bu seferde rakiplerini yine bir pankartla uğurladılar. ' we told you so '
Geçen sene olan bu hikayeyi Partizan deplasmanını özetlemesi açısından hatırlatmak istedim. Takımlarının durumu ne olursa olsun Belgrad Arena'da taraftar en az sahadaki oyuncu kadar önemli bir etken. Partizan yakalanabilecek en iyi şekilde yakalandı. Her ne kadar iç sahada çok iyi bir basketbol oynasalar da geçen seneki vurucu güçleri yok. Efes Pilsen ise hareketli yabancı rotasyonunu doğru kullanmayı başarabilirlerse galibiyet için çok ekstra bir çabaya gerek kalmaz. Eğer deplasman fobisi bitecekse, eğer Efes bu guruptan çıkacaksa; işte bu maç bunların anahtarı. Ben Efes Pilsen'in galip geleceğini düşünüyorum. Artık hedef maçlarında sahaya hükmeden bir Efes Pilsen izleyeceğimize inanıyorum, umarım yanılmam.



Avrupa Mesaisi - Top 16 İkinci Hafta

EUROCUP:

25 Ocak 2011:

20:30 Galatasaray Café Crown - Asefa Estudiantes (GS TV, Eurosport 2)

EUROCHALLENGE:

25 Ocak 2011:

21:30 Pınar Karşıyaka - KK KRKA Novo Mesto

CBL - Dokuzuncu Hafta

22 Ocak 2011:

DenizBank 79 - 18 Anadolu Hayat Emeklilik
Vodafone 44 - 62 Türkiye İş Bankası


23 Ocak 2011:

Yapı Kredi 72 - 48 BASF
Gitti Gidiyor 54 - 86 Deloitte
B/S/H 42 - 33 Citibank


Puan Durumu
A Grubu
B Grubu
S TAKIM

S TAKIM
1. Türkiye İş Bankası 6/1
1. PWC 6/1
2. Yapı Kredi 6/0
2. DenizBank 6/0
3. Turkcell 6/0
3. TEB 4/3
4. Vodafone 4/2
4. BP 4/2
5. Deloitte 2/5
5. Teleperformance Metis 4/1
6. B/S/H 3/3
6. Philip Morris 0/9
7. Gitti Gidiyor 2/5
7. Kuveyt Türk 3/2
8. Microsoft 2/4
8. KPMG 2/4
9. Citibank 1/6
9. Arena Bilgisayar 1/5
10. BASF 2/3
10. Anadolu Hayat Emeklilik 1/4
11. Castrol 0/5



Beko Basketbol Ligi - Onbeşinci Hafta

22 Ocak 2011:

Antalya BŞB 60 - 92 Efes Pilsen
Erdemir 75 - 74 Galatasaray Café Crown
Oyak Renault 68 - 60 Aliağa Petkim
Olin Edirne 72 - 58 Mersin BŞB
Pınar Karşıyaka 76 - 69 Tofaş

23 Ocak 2011:

Fenerbahçe Ülker 83 -70 Banvit
Beşiktaş Cola Turka 82 - 75 Türk Telekom
Medical Park Trabzonspor 95 - 83 Bornova Belediye


Puan Durumu:













S TAKIM O G M A Y P
1. Fenerbahçe Ülker 16 14 2 1334 1128 30
2. Banvit 16 13 3 1229 1105 29
3. Efes Pilsen 16 12 4 1358 1117 28
4. Galatasaray Café Crown 16 12 4 1253 1090 28
5. Beşiktaş Cola Turka 16 10 6 1310 1244 26
6. Pınar Karşıyaka 16 10 6 1350 1278 26
7. Olin Edirne 16 9 7 1198 1137 25
8. Antalya BŞB 16 8 8 1192 1257 24
9. Medical Park Trabzonspor 16 7 9 1193 1302 23
10. Türk Telekom 16 7 9 1265 1321 23
11. Erdemir 16 5 11 1207 1255 21
12. Bornova Belediye 16 5 11 1185 1356 21
13. Tofaş 16 5 11 1170 1202 21
14. Aliağa Petkim 16 5 11 1224 1368 21
15. Mersin BŞB 16 3 13 1125 1258 19
16. Oyak Renault 16 3 13 1103 1278 19

CBL - Dokuzuncu Hafta Programı

22 Ocak 2011:

16:30 DenizBank - Anadolu Hayat Emeklilik
18:00 Vodafone - Türkiye İş Bankası

23 Ocak 2011:

16:30 Yapı Kredi - BASF
18:00 Gitti Gidiyor - Deloitte
19:30 B/S/H - Citibank

Beko Basketbol Ligi Onaltıncı Hafta Programı

22 Ocak 2011:

13:00 Antalya BŞB - Efes Pilsen (Atatürk Spor Salonu) (Spormax)
15:00 Erdemir - Galatasaray Café Crown (Erdemir Spor Salonu) (Spormax)
17:00 Oyak Renault - Aliağa Petkim (Atatürk Spor Salonu)
17:00 Olin Edirne - MErsin BŞB (Mimar Sinan Spor Salonu)
18:00 Pınar Karşıyaka - Tofaş (Karşıyaka Arena)

23 Ocak 2011:

13:00 Fenerbahçe Ülker - Banvit (Sinan Erdem Spor Salonu) (Spormax)
15:00 Beşiktaş Cola Turka - Türk Telekom (Beşiktaş Cola Turka Arena) (Spormax)
16:00 Medical Park Trabzonspor - Bornova Belediye (19 Mayıs Spor Salonu)

Turkish Airlines Euroleague 2010/2011 Sezonu - Top 16 İlk Hafta Sonuçları

19 Ocak 2011:

Lietuvos Rytas 59 - 80 Panathinaikos
Efes Pilsen 60 - 58 Montepaschi Siena
Real Madrid 78 - 58 Partizan
Power Electronics Valencia 73 - 59 Zalgiris Kaunas

20 Ocak 2011:

Unicaja Malaga 71 - 76 Caja Laboral
Regal FC Barcelona 81 - 71 Maccabi Electra
Olympiakos 70 - 84 Fenerbahçe Ülker
Lottomatica Roma 63 - 64 Union Olimpija


Puan Durumu



E Grubu



1. Panathinaikos 1/0
2. Caja Laboral 1/0
3. Unicaja Malaga 0/1
4. Lietuvos Rytas 0/1



F Grubu



1. Regal FC Barcelona 1/0
2. Union Olimpija 1/0
3. Lottomatica Roma 0/1
4. Maccabi Electra 0/1



G Grubu



1. Real Madrid 1/0
2. Efes Pilsen 1/0
3. Montepaschi Siena 0/1
4. Partizan 0/1



H Grubu



1. Fenerbahçe Ülker 1/0
2. Power Electronics Valencia 1/0
3. Olympiakos 0/1
4. Zalgiris Kaunas 0/1

Toki Başkanına Açık Mektup

Aynı blogta alt alta biraz entresan olacak biliyorum ama yazarların farklı olmasıyla durumu kurtarabiliriz.


İsmimden önce belirtmek isterim, ben Galatasaray’lıyım. Adımı aşağıda belirtiyorum fakat önem arz etmiyor, aklınızda bana dair yer etmesi gereken öncelikli husus Galatasaray Taraftarı olmalı. Toki, Toplu Konut İdaresi. Ve siz Sayın Erdoğan Bayraktar, bu kurumun başkanı. Şimdi size aksettirmem gereken birkaç husus var;

Bunlardan birincisi Toplu Konut İdaresi’ne, Aslantepe’deki Ali Sami Yen Spor Kompleksi’ne katkılarından dolayı teşekkür ederim. Ancak size, şahsınıza teşekkür etmiyorum. Belirttim, ben Galatasaray’lıyım. Siz, benim bugüne kadar sahip olduğum en anlamlı sıfatı, Ali Sami Yen Spor Kompleksi’ndeki 40.000, televizyon başındaki milyonlarca Galatasaray’lının önünde, en büyük gurur kaynağımı Sevgili Galatasaraylılar. Galatasaray yönetimi Ali Sami Yen'le ilgili kiracılık yükümlülüklerini bile yerine getiremezken bize geldi. Hem Ali Sami Yen'de hem de burada yükümlülüklerini yerine getiremedi. Özhan Canaydın'ın karşımıza gelip naif ve sessizce duruşu dün gibi aklımda.” şeklinde başlayan ve devam eden sözlerle küçük düşürmeye kalktınız. Sahip olduğunuz hangi hak, sıfat veya güç size bu yetkiyi vermiştir? Belirtmem gerekir ki, yukarıda bahsettiğiniz hiçbir durum, sizin de çok iyi bildiğiniz gibi gerçeği yansıtmamaktadır. Peki mevcut olan ve herkesçe bilinen, sizin şahsınıza ait bazı durumlara yönelik olarak Galatasaray Taraftarı  “Toki Başkanlığı sıfatını taşıyan zatı aliniz, kiracılık ile üst hakkı kavramlarını bile bilmezken Toki Başkanlığı yükümlülüklerini yerine getirememiştir. Eskişehir'de Çankaya Mahallesi'nde Başbakanlık Toplu Konut İdaresi tarafından yaptırılan okula rahmetli babanızın adının verildiği dün gibi aklımızda.” şeklinde bir bildiri yayınlasa nasıl bir tepki verirdiniz? Eminim ıslıklamaktan öteye giderdiniz. Ama merak etmeyiniz, Galatasaray Taraftarı kendine yakıştırmadığı bir tutum içerisine girmeyecektir.

İkinci olarak, hiçbir gerekçe size Galatasaray’a hakaret etme hakkını vermez, zaten mevcut hukuk düzeninde de hakaret etme hakkı ne teorik olarak ne de pratik olarak mevcut değildir. İkincisi sahip olduğunuz sıfat; Toki Başkanlığı, ki muhtemelen bugüne kadar sahip olduğunuz en önemli sıfat, isminin arkasında 522 yıllık bir kültür saklayan sıfatla hangi düzlemde kıyaslanabilir ki! Üçüncü ve son husus da hiçbir güç, erk size Türkiye Cumhuriyeti’nden eski bu Kulübü ve Camiasını küçük düşürme yetkisi veremez.

Hatırlatmak isterim ki 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na tabi bir memursunuz, ve yine hatırlatmak isterim ki, her ay aldığınız maaş bu ülke vatandaşları tarafından ödenmekte. Ve yine belirtmek isterim ki, bu ülke vatandaşlarının en büyük çoğunluğunu Galatasaray’lı vatandaşlar oluşturmakta. Basit bir tümden gelimle, aldığınız maaşın çok büyük bir kısmı bu hakaret ettiğiniz Galatasaray’lı vatandaşların vergisiyle ödendiği de açıkça görülebilmekte. Ve siz kalkıp Türkiye’nin en büyük Camialarından olan bu Kulübe hiçbir dayanağınız, gerekçeniz, haklı sebebiniz olmadan hakaret edip küçük düşürmeye çalışıyorsunuz ve hala özür bekliyorsunuz.Şunu bilmenizi isterim ki; Galatasaray Camiası, 25 milyon civarı taraftarıyla, Spor Kulübü’yle, Lisesi ve Üniversitesi ile bu toprakların en köklü, en eski çınarlarından biridir ve sahipsiz değildir. Bu nedenle hiçbir şahsın veya kurumun Galatasaray Camiası’nı küçük düşürmeye gücü yetmez. Yukarıdaki açıklamaların size de yakışmadığını bilerek ve bir anlık gafletle hata yaptığınızı düşünerek, sizi sağduyulu bir şekilde, sarf ettiğiniz sözlerden dolayı,  başta tüm Galatasaray Camiası’ndan olmak üzere, Merhum Özhan Canaydın’ın ailesinden özür dilemeye davet ediyorum.

Bağımsız Galatasaray Taraftarı
                                                                                              Can YAVUZ

TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar'a Açık Mektup





TOPLU KONUT İDARESİ BAŞKANI SN. ERDOĞAN BAYRAKTAR’A
AÇIK MEKTUP

İsmimden önce belirtmek isterim, ben Galatasaraylıyım. Adımı aşağıda belirtiyorum fakat önem arz etmiyor, aklınızda bana dair yer etmesi gereken öncelikli husus Galatasaray Taraftarı olmalı. TOKİ, Toplu Konut İdaresi. Ve siz Sayın Erdoğan Bayraktar, bu kurumun başkanı. Şimdi size aksettirmem gereken birkaç husus var;

Bunlardan birincisi Toplu Konut İdaresi’ne, Aslantepe’deki Ali Sami Yen Spor Kompleksi’ne katkılarından dolayı teşekkür ederim. Ancak size, şahsınıza teşekkür etmiyorum. Belirttim, ben Galatasaraylıyım. Siz, benim bugüne kadar sahip olduğum en anlamlı sıfatı, Ali Sami Yen Spor Kompleksi’ndeki 40.000, televizyon başındaki milyonlarca Galatasaraylının önünde, en büyük gurur kaynağımı Sevgili Galatasaraylılar. Galatasaray yönetimi Ali Sami Yen'le ilgili kiracılık yükümlülüklerini bile yerine getiremezken bize geldi. Hem Ali Sami Yen'de hem de burada yükümlülüklerini yerine getiremedi. Özhan Canaydın'ın karşımıza gelip nahif ve sessizce duruşu dün gibi aklımda.” şeklinde başlayan ve devam eden sözlerle küçük düşürmeye kalktınız. Sahip olduğunuz hangi hak, sıfat veya güç size bu yetkiyi vermiştir? Belirtmem gerekir ki, yukarıda bahsettiğiniz hiçbir durum, sizin de çok iyi bildiğiniz gibi gerçeği yansıtmamaktadır. Peki mevcut olan ve herkesçe bilinen, sizin şahsınıza ait bazı durumlara yönelik olarak Galatasaray Taraftarı  “TOKİ Başkanlığı sıfatını taşıyan zatı aliniz, kiracılık ile üst hakkı kavramlarını bile bilmezken TOKİ Başkanlığı yükümlülüklerini yerine getirememiştir. Eskişehir'de Çankaya Mahallesi'nde Başbakanlık Toplu Konut İdaresi tarafından yaptırılan okula rahmetli babanızın adının verildiği dün gibi aklımızda.” şeklinde bir bildiri yayınlasa nasıl bir tepki verirdiniz? Eminim ıslıklamaktan öteye giderdiniz. Ama merak etmeyiniz, Galatasaray Taraftarı kendine yakıştırmadığı bir tutum içerisine girmeyecektir.

İkinci olarak, hiçbir gerekçe size Galatasaray’a hakaret etme hakkını vermez, zaten mevcut hukuk düzeninde de hakaret etme hakkı ne teorik olarak ne de pratik olarak mevcut değildir. İkincisi sahip olduğunuz sıfat; TOKİ Başkanlığı ki muhtemelen bugüne kadar sahip olduğunuz en önemli sıfat, isminin arkasında 522 yıllık bir kültür saklayan sıfatla hangi düzlemde kıyaslanabilir ki! Üçüncü ve son husus da hiçbir güç, erk size Türkiye Cumhuriyeti’nden eski bu Kulübü ve Camiasını küçük düşürme yetkisi veremez.

Hatırlatmak isterim ki 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na tabi bir memursunuz ve yine hatırlatmak isterim ki, her ay aldığınız maaş bu ülke vatandaşları tarafından ödenmekte. Ve yine belirtmek isterim ki, bu ülke vatandaşlarının en büyük çoğunluğunu Galatasaraylı vatandaşlar oluşturmakta. Basit bir tümden gelimle, aldığınız maaşın çok büyük bir kısmı bu hakaret ettiğiniz Galatasaraylı vatandaşların vergisiyle ödendiği de açıkça görülebilmekte. Ve siz kalkıp Türkiye’nin en büyük Camialarından olan bu Kulübe hiçbir dayanağınız, gerekçeniz, haklı sebebiniz olmadan hakaret edip küçük düşürmeye çalışıyorsunuz ve hala özür bekliyorsunuz. Şunu bilmenizi isterim ki; Galatasaray Camiası, 25 milyon civarı taraftarıyla, Spor Kulübü’yle, Lisesi ve Üniversitesi ile bu toprakların en köklü, en eski çınarlarından biridir ve sahipsiz değildir. Bu nedenle hiçbir şahsın veya kurumun Galatasaray Camiası’nı küçük düşürmeye gücü yetmez. Yukarıdaki açıklamaların size de yakışmadığını bilerek ve bir anlık gafletle hata yaptığınızı düşünerek, sizi sağduyulu bir şekilde, sarf ettiğiniz sözlerden dolayı,  başta tüm Galatasaray Camiası’ndan olmak üzere, Merhum Özhan Canaydın’ın ailesinden özür dilemeye davet ediyorum. 

Bağımsız Galatasaray Taraftarı
Cem Erkan Duran
Related Posts with Thumbnails