Efes Pilsen diye mi başlamalıyım söze yoksa Enfes Pilsen mi bilemedim. Efes karşılaşmaya oldukça etkili ve kararlı başladı. Aslında bu maçtaki anahtar etken kararlı olmaktı. Elbette oyun içinde iniş çıkışlar yaşadılar, oyuncular ne yapcaklarını şaşırdılar bazı bölümlerde ama asla kazanma azimlerini yitirmediler. 40 dakika boyunca inat ettiler. Bu inat taraftardan başladı, benchten sahaya indi.
İlk çeyrek başladığında Efes'te akıllı oyununa başladı. Oyuncular çok önemli bir şeyin farkındaydı; Siena'yı onlardan iyi savunma yapmadan yenemezlerdi ve Siena'dan çok daha iyi savunma yaptılar. Çeyrek sonundaki küçük sıkıntılar olmasa Efes rakibini 12 sayı civarında tutacaktı. Pianigiani çok akıllı bir coach olduğunu gösterdi ve Efes Pilsen'in Gönlüm-Vujcic'li başladığı beşin size problemli olduğunu gözlemledi. İlk beşine normalde rotasyonda bu derece önemli görevler vermediği Milovan Rakovic'i koydu. Rakovic'te görevinden fazlasını bile yaptı ve Efes Pilsen'e tek sorun yaratan Sienalıydı. İlk çeyrek Efes Pilsen'in vurup Siena'nın guard alması şeklinde geçti. İlk çeyrek skoru 18-17 Efes Pilsen lehineydi.
İkinci çeyrek Efes Pilsen sahanın hücum yakasında bir anda stop tuşuna bastı. Aslında Efes durdu demek rakibe saygısızlık olur çünkü Siena durdurdu. Rakip inanılmaz bir savunma yapmaya başladı. Zaten savunmada imzası olan ve bu sene Galatasaray taraftarlarının Oktay Hoca'yla birlikte çokca izlediği tepedeki sert ve yıldırıcı show-up'larını yapmaya başlayan Siena; Efes Pilsen'i çaresiz bıraktı. Ancak bunun karşılığı olarak temsilcimizde; rakip guardlara Wisniewski ve Kerem Tunçeri önderliğinde inanılmaz baskı yaptı ve organize olmalarını engelledi. Rakovic'e Roberts'in sertliğiyle çare bulan Efes Pilsen bu seferde Kaukenas başta olmak üzere Rakocevic'in savunduğu oyunculardan sayı yemeye başladı. Hatta bu devrede rakip Siena bitime 2 dakika kala ilk defa öne geçti. İki takımında inanılmaz savunma yaptığı bu periyotta rakip takımın savunma performansı ne olursa olsun Efes Pilsen'in yaklaşık 7 dakika saha içi isabeti bulamaması bu gece ki güzel oyununa gölge düşürdü. İlk devre Efes Pilsen'in 29-27 üstünlüğüyle tamamlandı.
Üçüncü ve dördüncü çeyrek birbirinin kopyası şeklinde geçti. Efes Pilsen artık geleneksel hale gelen üçüncü çeyrek sendromunu ikinci çeyrekte yaşadığı için, hatalarından ders almış şekilde döndü soyunma odasından. Aslında maç farklı bitmemesine rağmen Efes Pilsen ikinci devrenin mutlak hakimiydi. Efes hasta olan Kerem Tunçeri'yi daha fazla kullanabilseydi ve Kerem Tunçeri formda olsaydı maç daha erken kopardı. Bu bölümlerde Efes Pilsen inanılmaz bir takım ve yardım savunması yaptı. Oyuncular başta Thornton, Wisniewski ve Roberts olarak çok istekliydi savunmada. Tepede geçilen oyuncu bile gelen yardımın arkasından hemen boş adama koşup savunmanın düşmesini engelledi. Maçın anahtarı karakterli ve kararlı oyun demiştik, Efes Pilsen beklediğimden de fazla kararlıydı. Siena'nın en önemli kozu kısalara bile nefes aldırmadılar. Ligin en değerli power forward'larından olan Stonerook bile bu yardım savunması karşısında hiç birşey üretemedi. Lavrinovic ise yokları oynadı. Rakovic'in ilk yarıdaki performansı olmasa Siena çember altında ezilecekti, Efes ona da çözümü Roberts'la bulunca Pianigiani'nin ikili oyunlar ve Rakocevic savunmasını zorlamak dışında seçeneği kalmadı. maçın sonunda oluşan rehavet az kalsın Efes Pilsen'in canını yakacak olsa da bu güzel gecenin bu kadarcık kusuru olsun diyorum ve olumsuz bir şeyler yazmak istemiyorum.
Bu gece Perasovic'e ayrı paragraf açmak istiyorum. Kazanan takımın coachu olarak kendisini kutlarım ama daha maça başlamadan hata yapmaya başladı. Sahaya çıkardığı kadroda Cenk ve Dudley'e hiç süre vermeyeceğine adım gibi emindim, Flip Murray'nin de bundan fazla oynamayacağı aşikardı. Ben bu durumda Raduljica'yı kadroya alıp çember altındaki oyuncu profilini çeşitlendirmesini beklerdim. Bugün Rakovic bile ne kadar sıkıntı yarattı Efes uzunlarına.
Ayrı paragraf açmak istediğim üç oyuncu daha var; Wisniewski-Roberts-Thornton. Bu üçlü inanılmaz faydalı oynadı özellikle işin savunma boyutunda. Wisniewski guardlara yaptığı baskı ile rakibi ciddi manada bozdu ve alkışı haketti. Roberts Rakovic'le boğuşup onu durdurmasa Efes bu maçı kazanamazdı. İnanılmaz bir sertlik kattı oyuna ve çok akıllı oynadı. Thornton ise bence maçın yıldızıydı. Oyunun iki alanında da çok etkiliydi. Yardım savunmasında yerinde switch'ler yaptı ve takımına ruh kattı. Hücumda da takım sıkıştığında gerek post-up yaparak, gerekse şutları sokarak çok önemli katkılar yaptı.
Sonuç olarak çok güzel bir savunma maçıydı. Daha istekli ve maçı yaşayan takım kazandı. Bu maç deplasmanlarda zorlanan Efes Pilsen'e çok lazımdı, son bölümde çok zorlansalar da maçı 60-58 kazanmayı başardılar.
2 yorum:
Can eline sağlık öncelikle.
Efes'in kendi çöplüğünde ötme geleneği devam ediyor anlaşılan, bu gidişle de içeride kaybetmeyecekler gibi. Deplasmandan ekstra galibiyet çıkarabildikleri ölçüde yola devam ihtimalleri olacak. Umarım yola devam edip, kulübün ismini kurcalayanlara kapak takarlar.
abi öncelikle teşekkür ederim :)
valla ben deplasmanda en az 1 galibiyet bekliyorum efes'ten. yavaş yavaş taşlar yerine oturuyor gibi. raduljica'nın dönüşü çok önemli maç içersinde vujcic çok zayıf kaldı. raduljica tam performans vermeye başladığında efes tehlikeli takımlardan biri olur. şu anda tek sıkıntı 3 yabancının lig maçı oynayamayacak olması. ama gördüğüm kadarıyla nachbar-wisniewski-roberts gibi yabancı duran yabancılar takım parçası olmuşlar.
Yorum Gönder