Sayfalar

Galatasaray Cafe Crown 80 - 89 Beşiktaş Cola Turka


Spor Toto Türkiye Kupasında ölüm grubu diyebileceğimiz D Grubunun ilk maçında Beşiktaş'a karşı yeterli direnci gösteremedik. Daha önce hiç seyretme fırsatım olmadığı için Galatasaray'ın neler yapacağını çok merak ediyordum ama gördüklerim hiç hoşuma gitmedi. Oktay Mahmuti ile savunma yönü ağır basan, savaşan bir takım olması bekleniyor Galatasaray'ın ama dün bunu göremedik sahada. Hatta ileriye dönük ümit bile vermedi bana. Bir devrede 50 sayı yiyen bir takım nasıl savunma takımı olacak çok merak ediyorum açıkçası. Beşiktaş'ın sezona daha iyi hazırlandığı ortada. Üç sayı çizgisinin yeni mesafesine hiç yabancılık çekmediler. Bu kadar yüzdeli dış atış bu maça mı özeldi yoksa genelde böyle mi atıyorlar, bilmiyorum doğrusu.


Maça daha istekli ve hırslı başlayan takım Beşiktaş'tı. Kendi tempolu oyunlarını kabul ettirmek için oyunu sürekli hızlandırdılar. Bir süre ayak uydurmaya çalışsak da, arka arkaya gelen 3 üçlük ile bir anda 10 sayılık farka ulaşınca gardımız biraz düştü. Bu bölümde sahada bir lider oyuncu eksikliği çekti Galatasaray. Rochestie'nin takımı doğru yönlendirememesi ve şut tercihlerini yanlış kullanması da Beşiktaş'ın ekmeğine yağ sürdü diyebiliriz. Devrenin son bölümlerinde, sahada aradığımız lider oyuncu rolünü Haluk üstlenmeye başlayınca oyunda biraz denge kurulduysa da devreye potamızda 50 sayı ile girdik. Bu yenilen 50 sayının en büyük sebeplerinden biri Beşiktaş'ın yüzdeli dış atışları ise, bir diğeri de ribaunlardaki üstünlükleri oldu. Bu bölümde, Galatasaray 0 (yazıyla sıfır) hücum ribaundu ile oynadı.


İkinci yarı Tutku'nun, Ermal, Rancik ve Andric ile yaptığı ikili oyunlar ve Galatasaray'ın tempoyu kendi istediği seviyeye çekmesi ile ibre sarı-kırmızıya döndüyse de, bu bölümde de yüzdeli dış atışları devam etti Beşiktaş'ın. Ve kritik anlarda peş peşe bulduğu üçlüklerle maçın sonunda istediğini alan taraf siyah-beyazlılar oldu.

İzlediğim tek maç üzerinden değerlendiriyorum ama Galatasaray'ın çok önemli 3 eksik noktası vardı bu maçta bana göre. Birincisi ve ikincisi tek bir transfer ile giderilebilecek şeyler aslında. İyi bir point-guard ve sahada bir lider. Rochestie çok yetenekli bir oyuncu olabilir ama kesinlikle iyi bir point-guard değil. Kritik anlarda, ucuz kahramanlığa soyunup, yanlış şut seçimleri maça mal oldu. Sahadaki dağınıklığı toparlamak Haluk'a düştü ama o da bir yere kadar yeterli olabilir. Yaşı itibariyle kondisyonu çok yetmeyebilir buna. Üçüncü eksik ise bir 5 numara. Rancik de, Ermal de, Andric de 5 numara değil. 4 numarada çok zengin bir kadro var ama pota altını domine edebilecek adamlar değiller. Özellikle Ermal ve Andric'in kronik faul problemleri çok başımızı ağrıtacak gibi. Geçen sezonun en çok sayı atan oyuncusu Shipp'in de, takım oyunu için bu kadar bastırılması ne kadar doğru, onu da sezon içerisinde göreceğiz. Son bir nokta da, geçen sezon takımın en iyilerinden olan, gitti diye arkasından ağladığımız Evren'in bu kadar az süre alması. Uyum sorunu olduğunu sanmıyorum, hazır değil gibi de gelmedi bana. Bekleyip görelim. Shumpert'ın olmaması tabi ki bir etken ama koca takımın bir oyuncunun yokluğunda böyle dağılması çok hoş bir durum değil. Demek ki rotasyonda büyük sıkıntımız var.


Dediğim gibi, Galatasaray'ı ilk kez izledim. Gördüğüm eksiklikler bu maç özelinde yaşanmış şeyler olabilir. Bugünkü Oyak Renault maçını saati itibari ile seyretme şansım olmayacak, umarım bu maçı kazanarak kupada devam etme şansımızı sürdürürüz.

0 yorum:

Related Posts with Thumbnails