Sayfalar

Devri(li)m...

Üç gündür çeşitli şeyler yazılıp çiziliyor, mümkün olduğunca okumaya çalıştım her şeyi. Bir iki satır da ben karalayayım bakalım.

Rijkaard'ı savunuyoruz ama kara kaşı, kara gözü, kıvırcık saçları için değil. Biz aslında Rijkaard'ı değil istikrarı savunuyoruz. İlk geldiği günleri hatırlayalım. Transfer haberini duyan istisnasız her ismin ilk telaffuz ettiği kelimeydi sabır. Dünyanın en iyisini aldık, şimdi sabır zamanı dedi herkes. Bizler ortalıkta gerine gerine yürürken, rakiplerin korkuları gözlerinden okunuyordu. Bu ülkede her zaman ilkleri yapan takım yine bir ilke imza atmak için düğmeye basmıştı. Total Futbol'du bunun adı. Hani yeryüzünde almadık kupa bırakmayan, sextuple yapan Barcelona ve son Avrupa ve Dünya şampiyonu İspanya'nın oynadığı. Hayaller güzeldi, ama olmadı...

Bugün, 1,5 sene önce sabır yeminleri ettiğimiz adamı nasıl kovarızın hesabını yapar durumdayız. İçinde bulunulan kötü durumun tek suçlusu mudur Rijkaard? Yoksa "ben bilirimci" zihniyetin duvarına attığı yeni bir çentik midir? Gerets, Lucescu, Feldkamp ve Skibbe gibi...

Sütten çıkmış ak kaşık değil elbette Rijkaard, hataları var elbet ama bugün gelinen noktada ifadesi alınacak birileri varsa sıralamada en sondadır. Artık yazıla çizile ezberlendi bunlar, Rijkaard bir sistem adamı. Bu adamı takımın başına getirip vizyon gösterisi yapıyorsan, sistemini oturtacak yapı taşlarını da eline vermelisin. Kafana göre transfer yapıp al bunlarla oyna dersen afallar adam. Dünyanın en iyi aşçısına bayat malzeme verip bana mükellef bir sofra kur dersen, o aşçının yaptığı yemekten zehirlenirsin. Sonra düşersin Mengen yollarına. Bu fiyaskonun birinci derece suçlusu yönetimdir, devrim yapacak adamı getirip, ona devrim için uygun ortamı yaratmadığı için.

Gelelim ikinci derece suçlulara, futbolculara - özellikle yerlilere tabi. Yeryüzünde herkese nasip olmaz Rijkaard gibi bir adamla çalışma fırsatı. Televizyonda ağzın açık seyrettiğin Barcelona'nın ivme kazanmasını sağlayan adam başında ve sen kıçını yırtıp çalışacağına, ayağını kaydırmanın yollarını arıyorsun. Nankörlük tam olarak budur işte. Ben kendimi koyuyorum bu adamların yerine, yemin ediyorum Florya'da yatarım. İnsanın içinden gelecek... 

Ve son suçlu, hedefteki adam, Franklin Edmundo Rijkaard. Masaya yumruğunu vurup istediğini yaptıramadı dediler, doğru. İstediği adamların alınması için rest çekemedi dediler, doğru. Takım üstünde otorite kuramadı dediler, doğru. Ama eksik. Bu adam buraya gelirken de böyle bir adam değildi zaten. Burada pasifize olmadı, adamın karakteri böyle. Fatih Terim gibi eli sopalı değil. İnsana insan gibi davranmayı ve insana değer vermeyi tercih etti ama bilmiyordu ki Türk insanı höt-zöt'ten anlar, LPG ile çalışır. Kimyamız uymadı, uydurulmadı belki de...

Bugün Çarşamba, derbiye 4 gün kaldı. Bu hafta için artık çok geç. Kimse, Fenerbahçe maçı öncesi, böylesine kaos içinde bir takımı devralmak istemez. Maça Rijkaard'la çıkacak gibiyiz. Fiyaskonun fiyaskosu. Servet bu maça da 11 başlarsa seyreyleyin gümbürtüyü.

Rijkaard devri kapandı artık. Yerine konuşulan isimler ise tarifi imkansız duygulara sürüklüyor beni. Kısaca didiklersek; 

Hikmet Karaman: Adının Galatasaray ile aynı cümlede geçmesi bile hakarettir. Allahtan Manisa ile sözleşme yeniledi de kurtulduk. Sezon sonunu görmez Manisa'da, demişti dersiniz.

Hakan Şükür: Sportif direktör ya da teknik direktör olarak geçiyor ismi. Yönetim, arkasından sallayan bu adamı kapıdan içeri sokarsa adamlıklarından şüphe etmeye başlarım. Bu kadar kaypak olduklarını sanmıyorum.

Fatih Terim: İmparator tamam ama imparatorluk devri bitti artık. Galatasaray ile taraftarlık dışında bir ilişkisini düşünmek istemiyorum.

Gheorghe Hagi: Skibbe'nin kellesi uçtuktan sonra Bülent'ten önce düşünülmüştü ama uzun kontrat ve istediklerinin yapılmasını talep ettiği için olmadı. Aynı isteklerle geleceğinden eminim, yani o da olmaz.

Tugay Kerimoğlu: Bülent'in düştüğü hataya düşeceğini sanmam. İlerde isterim ama şimdi erken.

Neresinden tutulsa elde kalan bir durum var şu anda ortada. Neler yaşanır zaman gösterecek ama benim için alınacak en doğru karar şudur: takımın içindeki sorunlular (Servet, Hakan Balta, Mustafa Sarp vs...) temizlenir, Rijkaard ile devam edildiği, Devre arasına kadar altyapı takviyesi ile oynanacağı, devre arasında da gerekli yerlere transfer yapılacağı açıklanır. Bunun dışında alınacak bir karar kendi sıcak koltuklarının da altlarından alınmasına kadar gidecektir.

Devrim diye çıktığımız yolda devrilmek üzereyiz, toparlamak da elimizde. Sadece basiretli davranmak yetecek, varsa tabi.

Ben bu yazıyı yazarken, Rijkaard ile yolların ayrıldığı haberi geldi. Toparlayamadık, devrildik. Sıradaki gelsin...

0 yorum:

Related Posts with Thumbnails