Dünyanın en salak golü sıralamasında derece kasabilecek bir golle daha 15. dakikada skor üstünlüğünü verdik Ordu'ya. Bu golün aynısını Rüştü Fenerbahçe kalesindeyken bir Gençlerbirliği maçında Ümit Karan'dan yemişti. Gerçi o golde Ümit Karan'ın Rüştü'ye baskısı vardı, bizim yediğimiz daha salakça. Arkadaş adamda şans da olacak. O top Selçuk'un ayağından sekip her yere gider ama konu biz olunca doğru kaleye gitti, neyse. İlk yarı genelinde zaten vasat bir futbol vardı bizim adımıza devre olmadan gelen saçma penaltı golü de tüy dikti üzerine.
11 Aralık 2009 tarihli bir Antalyaspor - Galatasaray maçı vardır. Saçma sapan 2 golle geri düşmüş ama maçı çevirmiştik. O maçın devre arasında "tarih bu maçı comeback olarak yazacaktır" yazmıştım sözlükte. Bu maçta da o hava vardı. Ordu pozisyona bile girmeden 0 - 2 önde gitmişti soyunma odasına. Devre arasında evde bu maçın döneceğini söyledim eşime, o da aynı fikirdeydi. Hatta o skoru bile bildi; 4 - 2 bitecek dedi. Can'ımla Metin Oktay Parçalı'larımızı çektik devre arasında, totemse totem. Soyunma odasında da futbolcular gerekli yüklemeyi almışlar ki, ikinci yarıya çıkarken bir yumak oluşturup galibiyet yemini ettiler. Yeminlerini de tuttular sağ olsunlar.
Sneijder 1-2 maçtır denediği vuruşu içeri soktuğunda dakika 58'di ve 20 dakikalık gol sağanağı başlamıştı. Bir türlü olmayan Hamit de yerini Umut'a bırakınca geri dönüş fitili ateşlendi. O Umut ilk dokunduğu topta Burak'a golü attırdı. Sonrası zaten keyifle izlenen bir maç ve hepsi birbirinden güzel 4 gol. Hele Selçuk'un hareketli topla attığı frikik golü muhteşemdi.
Semih'in sakatlığı, yabancı sınırı derken zaten sıkıntılı olan savunma bu maçta iyice Allah'a emanetti. Balta zaten baltalığını yaptı. Yaptırdığı penaltının hiçbir izahı olamaz. Topu ilk pozisyonda uzaklaştırması gerekirken, yerde yatan adamın üzerine top sürmek bi bizim Balta'nın aklına gelirdi muhtemelen. Ama Gökhan Zan iyi maç çıkardı. Semih sakatlandığında stopere Balta ve Eboue'yi isteyenler vardı ama benim ilk tercihim Gökhan olurdu. Gökhan da bu fırsatı iyi değerlendirdi. Haftaya Eskişehir maçında Dany cezalı, Gökhan yine sahada olacak, umarım istikrarını sürdürür.
Maçtan ufak tefek notlarla yazıyı bitirelim:
- daha maçın başında Burak'ın düşürülmesini es geçen hakem rengini hemen belli etti, maç boyunca da farklı bir tutum göremedik.
- ilk yarı bir yan topta Drogba kafaya çıktığında Orduspor kalecisi gelip Drogba'ya çarptı ve topun hakimiyetini kaybetti, hakem Drogba'ya faul verdi. (yukarıdaki fotodaki pozisyon) Drogba olduğu yerde zıplarken kaleci gelip Drogba'ya çarpıyor. Burada kalecinin ceza sahasındaki dokunulmazlığı kuralı işlemez.
- ikinci yarı yine bir yan topta Drogba rakip defanstan bir oyuncuyla kafaya çıktı, rakip oyuncunun topla uzaktan yakından alakası yok, Drogba'yı indirdi ama devam kararı geldi. Bundan bir kaç hafta önce çok benzer bir pozisyonda - sanırım Sow - penaltı almıştı.
- maçın son bölümünde Burak sol açıkta topla buluştuğunda Amrabat ceza sahasına doğru hareketlendi ve çok müsait bir pozisyondaydı. Top istedi Burak'tan ama Burak ısrarla topu atmadı Amrabat'a. Görmediğini sanmıyorum. Bilerek vermedi gibi göründü ekran başından.
- Tribün Sneijder'in golüne kadar uykudaydı, golden sonra geri dönüşe katkı yaptılar.
- Eboue oyundan alınırken skor 1 - 2 aleyhimize olmasına rağmen sahayı yürüyerek terk etti. Bu salaklığın sebebini anlayamadım.
- Son olarak Drogba is the Beast demek istiyorum. Adamın üzerinde sürekli 3 oyuncu oluyor. Dün 2 kişiyi pert etti. Burak Drogba'nın boşalttığı alanları iyi doldurursa bu sene gol rekorunu kıramasa bile çuvalla gol atar.
- En son olarak ise Sneijder doğru yerde oynayınca neler yapıyor gördük. Sol açık fantezisini daha fazla uzatmayız umarım.
- Ha bir de unutmadan; devre arasında türeyen çakma Ordulular maç sonu Ordu'ya sövüyordu. Böyle bukalemunları ortaya çıkarıyorsun ya seni daha çok seviyorum Galatasaray. Gollerin dağılımı da şöyle; Ordu'ya 1, Digitürk'e 2, Fenerasyona 3, MHK'ye 4...
0 yorum:
Yorum Gönder