Sayfalar

Nonda'dan Futbola Veda



2008 şampiyonluğunun en anlamlı golünün sahibi aktif futbol yaşantısını noktaladığını açıkladı. Bizden ayrıldıktan sonra futbol oynamadığı için zaten bitmiş olanın ilanı oldu bu sadece. Takımda olduğu sürece elinden gelenin en iyisini yaptığı ve Fenerbahçe'ye attığı kafa golü ile şampiyonluğun gelmesini sağladığı için taraftarın kalbindeki yeri ayrıdır. Yaşadığı sakatlıklar sonrası kariyerini olması gerektiği yere taşıyamamış olsa da yolu bizimle kesiştiği için ben kendimi şanslı hissediyorum. Bundan sonraki yaşantısında yolu açık olur umarım.

Onda bunda şundadır
Şunda bunda ondadır
Fenerbahçe bu gece
Senin kocan Nonda'dır.

6,3


Deprem! Yo yo kormayın, bu öyle taş üstünde taş bırakmayan doğa olaylarından değil. Salı günü Old Trafford'da Wolfgang Stark'ın yarattığı depremin derecesi bu, 6,3. Yani diyorlar ki sen git pazarda limon sat, bu işten anlamıyorsun. Geçen sene Almanya'nın en kötü hakemi seçilen bir adamın böyle bir maçta görev alması zaten saçmayken aldığı puan da bunu doğrular nitelikte. Olur da 1 puan yüzünden gruptan çıkamaz ya da üçüncülüğü kaçırıp Avrupa Ligi'ne gidemezsek 25 milyon kulaklarını çınlatır Stark! Anana ve bacına da haber ver kulakları çınlarsa sebebi sensin!

Manchester United 1 - 0 Galatasaray



40. saniyede Alman penaltıyı verebilse bu yazı çok başka bir halde olabilirdi. Amiyane tabirle "götü yemedi". Halbuki diğer götü yemediği 90+2'deki penaltıdan daha tehlikesizdi 40. saniyedeki penaltıyı Manchester'ın çıkarabailme ihtimali çok daha yüksekti. Bize 2 kere vermediği penaltıyı ev sahibine tereddütsüz verebildi ama... O penaltının gol olmayacağına inanmayan Galatasaraylı var mıydı acaba? Maçın kırılma anı olsun dedik ama bir türlü kıramadık maçı. Önce Alman sonra direk izin vermedi. Bu seviyedeki bir turnuvada hakem konuşuyor olmak da ayrı bir saçmalık.


Maç başlamadan kadro açıklandığında Dany ve Burak tercihleri garip gelmişti. Dany oyunu ile bu tercihin haklı olduğunu gösterdi ama Burak bu maçta istediği/miz oyunu ortaya koyamadı. Tabi Dany'nin - ve tabi ki Semih'in - bu başarılı performansı ve Burak'ın göremediğimiz oyununun ortak sebebi orta saha direncinin çok düşük olmasıydı. Yol geçen hanı tabiri çok kullanılır bu gibi durumlarda ama en güzel uyduğu maçlardan biriydi. Melo'nun geçen seneki pitbull halinden uzakta olması Amrabat ve Hamit'in savunmaya yardım etmemeleri, ağırlıklı olarak ilk yarıda ve maçın genelinde Hakan Balta'nın kanadının Valencia tarafından otobana çevrilmesine neden oldu. Özellikle Kagawa'nın her topu çok rahat alması ve dağıtması savunmadaki bocalamanın en büyük sebeplerinden biriydi. Semih - Dany ikilisi maç boyunca çok iyi direndiler, sadece 1 kez kaçırdılar o da gol oldu. Bu seviyede 1 kere bile hata yapma lüksü yok, elalem bakmıyor gözünün yaşına.


Meşhur Fenerbahçe balı vardır bilirsiniz, bu maçta o balı ManU'ya vermişler anlaşılan. Amrabat'ın Tanju'ya selam çaktığı plasesi, Hamit'in direğin dibine giden şutu ve Selçuk'un kaleciyi sündüren kafasının içeri değil de dışarı gitmesinin başka mantıklı bir açıklaması olamaz.

Genel olarak kafa kafaya bir maç oldu. %52 - %48 topla oynama oranı, verilen verilmeyen penaltılar, girilen pozisyonlar, direkten dönen, kaleciler tarafından çıkarılan toplar...


Takımın çok büyük bir bölümünün ilk Şampiyonlar Ligi maçını oynuyor olmasını da unutmamak lazım. Melo, Eboue ve Hamit dışında bu heyecanı tadan Galatasaraylı yoktu dün. Şanslarına ilk maçları da Düşler Sahnesi'ndeydi. Düşler Sahnesi adı ama dün Ali Sami Yen'den farkı yoktu. 4 bin civarı Galatasaraylı maç boyu Aslanları evinde hissettirdi.

İmparator tem bir İngiliz Beyefendisi gibiydi.

Kaybedilmesi normal şartlarda koymayacak bir maçtı ama bu şekilde kaybedince koyuyor işte. En azından 1 puandı maçın hakkı ama bu oyunda topu çerçeveden geçiren haklı...

Medical Park Antalyaspor 0 - 4 Galatasaray



Son yılların en baş ağrıtan deplasmanıydı Antalya. Mutlaka bir puan kaybı yaşar ya da eleme maçıysa elenir gelirdik. Bu sene böyle bir beklentim yoktu elbet ama top bu yuvarlak sonuçta, tek kale oynadığımız maçları abuk subuk yediğimiz gollerle kaybettiğimizi çok izlediğimiz için yine de çok rahat değildi içim. Milli maç arası mı demeli, takım daha oturmadı mı demeli, rehavet mi demeli bilmiyorum ama çok da iyi başlamadık maça. O alışıldık maç başı bunaltıcı baskıyı göremedik. Manchester maçının provası olamaz çünkü o maçta da başlar başlamaz pres gelecektir takımdan.

Tam maç sıkıntılı geçecek derken Amrabat ve Elmander'in akıl dolu paslaşması ve gelen gol ile düğüm çözüldü. Bu arada Amrabat elle asist yaptı, emek hırsızı mertebesine erişmiş midir acaba?

Golden sonraki oyun da çok farklı değildi belki ama o dakikadan sonraki oyun işte Manchester provası olabilecek nitelikteydi. Kontradan aranacak pozisyonlar Old Trafford'da silahımız olacak. Nitekim 2. golü Amrabat ile gelişen kontra atak sonucu bulduk. Amrabat demişken; kesinlikle çok yetenekli bir adam ama boş işlerle çok uğraşıyor ve çok konuşuyor. Sadece işini yapsa daha çok sevileceğini bilmeli. Devrenin sonunda gelen kırmızı kart da maçı bitirdi zaten. Kırmızı haklı mıydı haksız mıydı konusu çok abes bir konu. Bilerek basmadı diyenler var ama kırmızı sadece basmayı kapsamıyor, sonrasındaki ölçüsüz tepki de var içinde.

Ufak ufak oynayanlardan bahsetmek gerekirse; Muslera hâlâ tutukluğunu atmış değil. Geçen sezon da böyle başladığı için çok dert değil ama CL maçlarının başladığı şu dönemde biraz toparlanması hem kendi hem takım adına daha iyi olacak. Cris ilk maçında fazlasıyla güven verdi, her iki ayağına da hakim. Ujfa'yı aratmayacak gibi. Burak'a emek hırsızı diyenler kalecinin darbesine rağmen düşmemek için çaba sarfettiğini gördüğünde ne düşündüler acaba? Yüzleri kızardı mı diye sorasım geliyor ama sonra hatılıyorum yüzsüz olduklarını. Burak oyunda olduğu sürede 3 tane süper şut yolladı kaleye. Birincide kaleci şanslıydı top direkten döndü, ikinciyi durduramadı ama üçüncüde iyi yer tutmuştu. Frikik dışındaki şutları kaleye paralel giderken çıkardığını herkes farketmiştir, bu şutun zorluğunu futbol oynayanlar iyi bilir.

Neticede Manchester maçı öncesi 4 gollü 3 puan moral oldu. İmparator'un da dediği gibi, oraya yenilmekten korkmadan gidecek bu takım, alışageldiği üzere. Oradaki maç - klasik tabirle - 3 ihtimalli bir maç. Kazanabiliriz de kaybedebiliriz de. Her halukarda ortaya bir karakter koyacağımıza eminim.

Çete


Süper bir foto. Pozu kim yakaladıysa objektifine sağlık. Blog arşivinde bulunsun.

Related Posts with Thumbnails