Sayfalar

CBL - Ondördüncü Hafta Sonuçları

B Grubundaki bir maç haricinde grup maçları tamamlandı. Son maçımızdan da galibiyetle ayrılarak, ikinci tur maçından gelecek rakibimizi beklemeye koyulduk. Sonuçlar ve puan durumları şu şekilde:

26 Şubat 2011:

AHE 54 - 62 KPMG
Vodafone 52 - 59 Turkcell
Castrol 0 - 20 Gitti Gidiyor (Castrol takımı maça çıkmadı)

27 Şubat 2011:

B/S/H 64 - 36 Microsoft
Yapı Kredi 69 - 62 Deloitte
BASF 38 - 70 Türkiye İş Bankası
Puan Durumu
A Grubu
B Grubu
S TAKIM

S TAKIM
1. Turkcell 10/0
1. DenizBank 9/0
2. Yapı Kredi 9/1
2. PWC 8/1
3. Türkiye İş Bankası 8/2
3. Kuveyt Türk 6/2
4. Vodafone 7/3
4. TEB 5/4
5. Deloitte 5/5
5. Teleperformance Metis 5/4
6. Gitti Gidiyor 5/5
6. BP 5/3
7. B/S/H 4/6
7. KPMG 3/6
8. BASF 3/7
8. Anadolu Hayat Emeklilik 2/7
9. Microsoft 2/8
9. Arena Bilgisayar 1/8
10. Citibank 1/9
10. Philip Morris 0/9
11. Castrol 1/9



Beko Basketbol Ligi - Ondokuzuncu Hafta Sonuçları

25 Şubat 2011:

Galatasaray Café Crown 87 - 80 Medical Park Trabzonspor

26 Şubat 2011:

Türk Telekom 84 - 86 Erdemir
Oyak Renault 68 - 73 Fenerbahçe Ülker
Mersin BŞB 68 - 73 Pınar Karşıyaka

27Şubat 2011:

Bornova Belediye 72 - 92 Beşiktaş Cola Turka
Aliağa Petkim 72 - 82 Olin Edirne
Banvit 95 - 93 Antalya BŞB
Efes Pilsen 65 - 48 Tofaş


Puan Durumu:













S TAKIM O G M A Y P
1. Fenerbahçe Ülker 19 17 2 1598 1339 36
2. Galatasaray Café Crown 19 15 4 1510 1299 34
3. Banvit 19 15 4 1466 1340 34
4. Efes Pilsen 19 14 5 1572 1315 33
5. Beşiktaş Cola Turka 19 12 7 1568 1472 31
6. Pınar Karşıyaka 19 12 7 1569 1479 31
7. Olin Edirne 19 11 8 1426 1346 30
8. Antalya BŞB 19 9 10 1433 1488 28
9. Medical Park Trabzonspor 19 8 11 1429 1549 27
10. Türk Telekom 19 8 11 1489 1556 27
11. Erdemir 19 7 12 1443 1490 26
12. Bornova Belediye 19 6 13 1413 1618 25
13. Tofaş 19 6 13 1358 1421 25
14. Aliağa Petkim 19 5 14 1441 1642 24
15. Mersin BŞB 19 4 15 1339 1481 23
16. Oyak Renault 19 3 16 1326 1527 22

İyi ki Doğdun Can


Bugün, sevgili blog arkadaşım cnyvz'nin doğum günü. Kendisine nice Sarı-Kırmızı güzelliklerle dolu, sağlıklı, bol paralı bir yaş diliyorum.

CBL - Ondördüncü Hafta Programı

Gruplardaki son maçlar oynanıyor, sadece B Grubunun son bir maçı All-Star haftasına kalıyor. All-Star ya ne sandınız :) Program şu şekilde:

26 Şubat 2011:

16:30 AHE - KPMG
18:00 Vodafone - Turkcell
19:30 Castrol - Gitti Gidiyor

27 Şubat 2011:

16:30 B/S/H - Microsoft
18:00 Yapı Kredi - Deloitte
19:30 BASF - Türkiye İş Bankası

Beko Basketbol Ligi - Ondokuzuncu Hafta Programı

25 Şubat 2011:

20:00 Galatasaray Café Crown - Medical Park Trabzonspor (Ayhan Şahenk Spor Salonu) (Spormax)

26 Şubat 2011:

14:00 Türk Telekom - Erdemir (Atatürk Spor Salonu)
15:00 Oyak Renault - Fenerbahçe Ülker (Atatürk Spor Salonu) (Spormax)
18:00 Mersin BŞB - Pınar Karşıyaka (Edip Buran Spor Salonu)

27Şubat 2011:

13:00 Bornova Belediye - Beşiktaş Cola Turka (Ege Üniversitesi) (Spormax)
16:00 Aliağa Petkim - Olin Edirne (Enka Spor Salonu)
16:00 Banvit - Antalya BŞB (Banvit Kara Ali Acar Spor Salonu)
17:00 Efes Pilsen - Tofaş (Sinan Erdem Spor Salonu)

Turkish Airlines Euroleague 2010/2011 Sezonu - Top 16 Beşinci Hafta Sonuçları

Her iki temsilcimizin de yenilgiyle kapattığı haftanın toplu sonuçları ve gruplardaki puan durumları şöyle:


23 Şubat 2011:

Panathinaikos 67 - 68 Lietuvos Rytas
Union Olimpija 76 - 87 Lottomatica Roma

24 Şubat 2011:

Zalgiris Kaunas 74 - 80 Power Electronics Valencia
Fenerbahçe Ülker 65 - 80 Olympiakos (maç yazısı)
Maccabi Electra 85 - 92 Regal FC Barcelona (uzatmada, normal süre 73 - 73)
Caja Laboral 78 - 63 Unicaja Malaga
Montepaschi Siena 88 - 76 Efes Pilsen (maç yazısı)
Partizan 56 - 61 Real Madrid 

E Grubu:


1. Panathinaikos 3/2
2. Caja Laboral 3/2
3. Lietuvos Rytas 3/2
4. Unicaja Malaga 1/4


Bu grupta Rytas'ın Panathinaikos deplasmanında yaptığı sürpriz yüzünden tüm düğüm son haftaya kaldı. Son haftanın kilit maçı Rytas - Laboral. Rytas'ın ilk maçtan 3 sayılık bir avantajı var. Panathinaikos'un Malaga'dan galibiyetle döneceğini düşünürsek, Rytas - Laboral maçında kan çıkması olası. Haftanın en zevkli geçmeye aday maçlarından. Umarım NTVSpor bu maçı yayınlar.

Kuralar çekildiğinde bu grup için yaptığım yorumu aynen kopyalıyorum:
Panathinaikos için rahat bir grup diyebiliriz, ellerini kollarını sallaya sallaya çıkacaklardır. İkincilik için çok büyük savaşlar yaşanacak bu grupta.
F Grubu:

1. Regal FC Barcelona 5/0
2. Maccabi Electra 3/2
3. Lottomatica Roma 1/4
4. Union Olimpija 1/4

Bu grubun çıkanları ve kalanları ve hatta birinci ve ikincisi, son maçlar öncesi kesinleşti. E Grubundaki çarpışmanın sonucundan çıkacak rakiplerini beklemeye başladılar bile. Son maçlar formalite ve prestij maçları.

Buradaki tahminlerim biraz sapmış ama çıkanları bilmişiz en azından :) 
Maccabi ligin en çok galibiyet alan takımı, sadece bir yenilgi ile Top 16'ya geldiler. Bu gruptan da zorlanmadan lider çıkacaklarına inanıyorum. İkincilik için en şanslı takım Barcelona gibi dursa da sakatlıklardan yakasını kurtaramadıkları için bu sene F4 için çok ışık vermiyorlar. Roma olmasa bile senenin sürprizi Union Olimpija'nın Barcelona'yı ikincilik için zorlayacağını düşünüyorum.

G Grubu:

1. Real Madrid 5/0
2. Montepaschi Siena 3/2
3. Efes Pilsen 2/3
4. Partizan 0/5

Burada da G grubundan farklı bir durum söz konusu değil. Bu grupta da bir İspanyol temsilcisi yenilgisiz devam ediyor ve ilk iki kesinleşmiş durumda. Siena'nın rakibi belli oldu (Olympiakos), Real Madrid, Valencia - Fenerbahçe ikilisinden birini bekliyor. Bu grupta da son maçlar formalite ve prestij maçları.
Efes Pilsen için yolun sonu diyebilecğimiz bir grup. Siena ve Madrid el ele çıkarlar. Efes ve Partizan zorlayamaz bile diyorum. 
Efes zorladı ama yıkamadı.

H Grubu:

1. Olympiakos 4/1
2. Fenerbahçe Ülker 3/2
3. Power Electronics Valencia 2/3
4. Zalgiris Kaunas 1/4

Olympiakos'un liderliği garanti. Dün akşam oynanan maçta Fenerbahçe Ülker'i, ilk maçtaki 14 sayılık yenilginin dezavantajını da yok ederek 15 sayıyla yenince, son maçlar öncesi grup liderliğini garantiledi. Zalgiris'in ise yolu burada bitiyor. Kalan iki takım son kozlarını paylaşacaklar. İstanbulda oynanan ilk maçı Fenerbahçe Ülker 2 sayı farkla kazanmıştı. İspanya'dan en kötü 1 sayılık mağlubiyetle dönmeleri lazım ki üst tura çıksınlar. Bu grubu da iyi okumuşum:
Fenerbahçe için nispeten şanslı bir kura. Olympiakos'un lider çıkacağı grupta, ikincilik için Fenerbahçe Ülker bir adım önde gibi görünüyor. Deplasman performansları tamam ya da devam demelerinde etkili olacak.
Son maç deplasman ve kazanırlarsa çıkarlar...


Montepaschi Siena 88 - 76 Efes Pilsen (Kara Perşembe - 2)


Sussam gönül razı değil, söylesem tesiri yok. Arka arkaya gelen mağlubiyetlerden en can acıtanı bu maçtı. Bütün şansı Palaestra parkesinde bıraktık döndük. 5 maçın sonunda en çok içimi acıtan İspanya'da kendi ellerimizle verdiğimiz Real Madrid karşılaşması oldu.

Karşılaşma istediğimiz gibi başladı. Siena öldürücü temposunu yapamıyor, salon havaya giremiyordu. Bunun yanında Efes Pilsen de iyi motive olmuş ve oyuncuların özgüveni oldukça yüksekti. İlk çeyrekte Rakocevic ve Kerem Gönlüm'le etkili olan Efes Pilsen özellikle Raduljica'nın oyuna dahil olmasıyla çok güzel işler yapıp skor olarak olmasa da, oyun olarak rakibinin çok önündeydi. Bu ilk çeyrek olmasına rağmen kadrodaki 3 pivotun da süre alması rotasyonla ilgili ciddi soru işaretleri yarattı bende. Vujcic'le başlayan Perasovic, Rakovic'in ikili oyunlardaki etkinliğini azaltmak ve size olarak ezilmemek için Raduljica'yı oyuna aldı. Sırp pivot çok iyi oynarken kendisine arka arkaya çalınan iki komik faul sonrası yerini Roberts'a bıraktı. İlk çeyrek 25-23 Siena lehine tamamlandı.

İkinci çeyreğe Murray'nin 3 sayılık basketiyle başladı Efes. Bu çeyreğin tamamında da takım hücumda iyi ancak savunmada sıkıntılıydı. Yarı sahada çok tempolu hücum eden ve ikili oyunları çok iyi oynayan Siena'yı durduramasak bile hücumumuzla maçtaydık. Ancak özellikle bu çeyreğin başından başlayan hakem hataları çıldırtacak seviyeye geldi. Efes çok iyi oynamasına rağmen hakem engeline takıldı ve devreyi 49-47 geride kapattı.

Üçüncü çeyrekte parkeye başka bir takım çıkmış olmalı çünkü oyuncular hiç maçta değildi. Siena saha avantajı ve hakemleri arkasına alarak resmen köşeye sıkıştırdı Efes Pilsen'i. Efes Pilsen'de direnç gösteremeyince bu çeyrek 70-58 Siena üstünlüğüyle sona erdi. Hakemler 2 ve 3. çeyrekte rezil düdükler çaldı, hem Siena ritm buldu hemde salon havaya girdi ama Efes Pilsen'in bu kadar çabuk pes etmesi hiç yakışmadı.

Son periyoda girdiğimizde Efes Pilsen Siena rüzgarını bir nebze olsun kırdı ama arkasına alamadı. Oyuncular saha içersinde değildi. Kafalar dağılmıştı. Bench de buna saçma rotasyonuyla çanak tutunca Efes Pilsen maça dönemedi. Bir-iki bireysel çaba vardı ama takım halinde hareket edemedi oyuncular ikinci yarıda. Dün Siena Efes Pilsen'den çok daha iyi oynamadı ama çok daha fazla istedi. Efes Pilsen yine kritik anlarda sönük kaldı hamle yapamadı. Deplasman fobisi yine kendini gösterdi. Karşılaşma 88-76 Montepaschi Siena üstünlüğüyle bitti ve Efes Pilsen kupaya veda etti. Bir Efes Pilsenli olarak şunu söyleyebilirim; Simone Pianigiani, Velimir Perasovic'ten daha fazla yakıştı Final 8'e.

Karşılaşma ilgili ufak ufak bilgiler verirsek.

İki takımın şut yüzdeleri birbirine çok yakın;
Efes Pilsen %63 iki sayılık, %30 üç sayılık, %72 serbest atış atmış. Siena %61 iki sayılık, %30 üç sayılık, %72 serbest atış atmış. Siena tam 14 fazla iki sayılık atış kullanmış. (fark burdan geliyor)

Reboundlarda durum şu;
Efes Pilsen 11'i hücum olmak üzere 28 rebound almış. Siena 13'ü hücum 33.

Rakip skoru dağıtırken, biz 24 sayı atan Rakocevic'e kalmışız. Onların en skorer ismi 15 sayı atan Milovan Rakovic.


Igor Rakocevic'in bu sistemsizlikte ne kadar önemli bir bireysel yetenek olduğu bir kez daha görüldü. Eğer Igor da olmasaydı maçı düşünmek bile istemiyorum. Takım dinamiğini bozuyor diye eleştiriliyor ama ben net bir takım oyunu göremiyorum. Bu da Rakocevic'in yaptıklarını daha da gerekli ve özel kılıyor. Eğer dün bir oyuncu daha eşlik etse ona maç daha farklı olabilirdi. Önce takım olmak, takım kurmak gerekiyor ki, Rako eleştirilecek noktaya gelsin.

Sonuç olarak bir zamanlar Avrupa'nın Fırtınası olan Efes Pilsen 5 senedir Final 8'e kalamıyor. Burda sıkıntı sadece oyuncularda veya coachingde değil elbette. Zaten kulüpte yeni bir yönetim yapılanması içine girdi. Bu yapılanmanın ana hatlarını sezon bitiminde daha net göreceğiz ancak takımın başına basketboldan anlayan, oyuncu piskolojisinden anlayan bir adam gerekiyor. Bu tip maçlara onları motive edecek ve hazırlayacak bir genel menejer lazım. Doğru hamleler yapılmadıkça, şu bol yabancılı sistemden uzaklaşılmadıkca ve efsane alt yapı ayağa kalkmadıkca Efes daha çok seneler kaybeder.

Fenerbahçe Ülker 65 - 80 Olympiakos (Kara Perşembe - 1)

Aslında başlık yarım, sorun sadece perşembede değil hafta içi bütün takımlarımız mağlup oldu. 5 takımımız Avrupa Kupalarında maçlar yaptı ve malesef kazanan olmadı. Bu sebeple bu haftayı hatırlamamak, hafızalardan silmek en güzeli. Takımlar hakkında detaylı analizler yaparız, nedenlere değiniriz.


Fenerbahçe Ülker - Olympiakos

Daha Pire'deki maçta belliydi Olympiakos'un kazanacağı. O gün Fenerbahçe için çok özel bir gündü, Olympiakos içinde çok kötü bir gün. Bir kere iki takım arasında bariz kalite farkı var. Bu skora üzülmemeli Fenerbahçeliler; zira Olympiakos gibi takımlara her zaman kaybedebilirsiniz. Fenerbahçe Barcelona ve Olympiakos'u dışarda yendiğinde, iki takımda İstanbul'a eksik gelirken Fenerbahçe'yi yeneceğini söylemiştim ve haklı çıktım. Bunlar büyük takımlar için mesaj maçıdır, bu tip takımlar aynı takıma sezon içinde iki kere yenilmez. Eğer yenilirse o zaman parkeye çıktığı zaman rakiplerine piskolojik baskı kuramaz.

Dün maç başladığında Olympiakos'un çılgın guard rotasyonundan ekstra işler bekliyordu herkes ama Fenerbahçe Ülker'in çok iyi ön alan savunmacıları rakip kısalara nefes aldırmadı. Kinsey Spanoulis'i savunmakta görece olarak başarılı olsa da, Yunan guard Fenerbahçe savunmasını her hücumda deldi ve uzunlara pozisyon sağladı. Zaten Spanoulis çeşitli silahları olan adamdır, onu tamamen susturamazsınız ancak yavaşlatırsınız. Şutunu savunsanız penetre eder, penetresine dikkat etseniz şut atar canınızı yakar. Onu savunmanın en güzel yolu top aldırmamak, aldıktan sonra da; pas kanallarına baskı yapıp zorlama bir atışa mecbur etmek. Kinsey ve Fenerbahçe dün bunu yapamadı. Olympiakos'u maçın içinde tutan adam, Fenerbahçe'nin vurup gitmesini engelleyen adam Spanoulis'ti. Peki Spanoulis bunları yaparken Fenerbahçe guardları ne yapıyordu. Ukic bütün maç kendine oynadı, takımın en fazla top kullanan oyuncusu oldu. Ukic için daha önce ligdeki Galatasaray maçından önce zorluk katsayısı yüksek maçlarda iyi savunulursa kontrolden çıkıyor demiştim, dün beni bir kez daha doğruladı. Ivkovic atletik özellikleri olan ve iyi savunma yapan Papanikolaou'yu verince Hırvat oyuncu işi birebire yıktı. Bu oyunu da takımının organize olmasını engelledi. 

Ben Efes Pilsen maçı dolayısıyla karşılaşmanın 3 periyotunu izleyebildim. İzlediğim bölümlerde başa baş giden bir maç vardı. Karşılaşmada bir rakip, bir Fenerbahçe Ülker öne geçiyordu. Olympiakos ikili oyunlarla sonuca gidiyordu hücumda, bunda en önemli olan etken Spanoulis ve uzunlardı. 3. çeyrekte Fenerbahçe çok iyi savunma yaptı ve maçı koparma noktasına geldi. Ancak burda çok kritik bir hata yaptı Spahija ve savunmacıları kenarda unuttu. Olympiakos'ta saha içindeki coachları Theo Papaloukas sayesinde maça tekrar ortak oldu ve izleyemediğim son periyotta karşılaşmayı kazanmış. Burada değinmek istediğim başka bir nokta var. İlk maçı Pire'de Fenerbahçe 14 sayı farkla kazandı. Bence müthiş bir avantajdı ama dün son bölümde ne oldu bilmiyorum o kadar kopmuşlar ki oyundan bu avantajı bile 15 sayı farkla mağlup olarak kaybettiler.

Haftaya ölüm-kalım deplasmanı Valencia. Pesic'le birlikte yükselişe geçen Valencia'nın grupta iddiası bulunuyor; bu da maçın zorluk katsayısını arttırıyor. Dün Olympiakos maçında Fenerbahçe'nin en çok top kullanan oyuncusu Roko Ukic'ti. Eğer bu durum haftaya da tekrarlarsa, Hırvat oyun kurucu takımdan önce kendine oynarsa Valencia turlayan takım olur. Spahija Ivkovic karşısında sınıfta kaldı. Şimdi karşısında başka bir kurt Pesic olacak. Saha ve seyirci avantajıyla Valencia'yı maça yakın görüyorum. Bu maç Fenerbahçe Ülker'in bu sezon oynadığı son Euroleague maçı olabilir.

Euroleague Mesaisi (Kritik Viraj)

İki takımımız da bugün çok zor mücadelelere çıkıyorlar. Bir nevi ya tamam ya devam diyebiliriz. Maçlar kaybedilirse ince hesaplar girecek devreye ama bu ince hesapların geçen seneki Efes Pilsen hariç Türk takımlarına yaradığını görmedim. O yüzden eğer devam etmek istiyorsak kendi bağımızı kendimiz kesicez.



Fenerbahçe Ülker - Olympiacos

Sarı lacivertliler gruplarında 3/3 yaptıktan sonra, Zalgiris deplasmanından mağlubiyetle ayrıldı. Zalgiris maçı öncesinde bunları yazmıştım. Zalgiris maçı çok kritikti bana göre, kalan 3 maçtan en kolayıydı gözümde ve kaybedildi. Bu akşam rakip Olympiacos, grubun abisi. Ancak Yunan ekip büyük sıkıntılarla geldi İstanbul'a. Bourousis kadro dışı, Keselj sakat, Halperin sakat, Teodosic coachla sorunlu. Heralde Olympiacos'la iligli söylenebilecek tek olumlu şey takım sahibi olan Angelopoulos kardeşlerin İstanbul'da olacak olması. Tabi onlarda turistik geziye gelmedilerse. Ben Top16 gruplarında ikinci tur maçları başlamadan evvel Olympiacos'un Fenerbahçe'yi Sinan Erdem'de devireceğini düşünüyordum. Ama bu kadar handikaptan sonra işleri gerçekten zor. Fenerbahçe'nin tek handikapı bana göre Mirsad'ın sakatlığı. Bu sakatlık onları çalışmadıkları yerden vurdu, hazırlıksız yakalandılar. Diğer sakatları Vidmar ve Engin'e alternatif ürettiler ama Mirsad sakatlığı ciddi sıkıntılı bir durum yarattı.

Bu akşam iki takım içinde çok önemli bir sınav. Fenerbahçe Top16'ya Final Four parolasıyla çıktı. Eğer bu iddianda ciddiysen rakip tanımaksızın evindeki maçları kazanacaksın. Olympiacos ise lige şampiyonluk parolasıyla başladı. Bu kadar iddialıysan bütün handikaplara rağmen bu tip kritik ve rakiplerine mesaj verecek maçları kazanmak zorundasın. İki takım üzerinde de baskı üst düzeyde. Bu baskıyı sahaya en az yansıtan takım karşılaşmada öne fırlar. Ben bunca eksiği ve sıkıntılı durumuna rağmen Olympiacos'un maçı kazanacağını düşünüyorum.



Montepaschi Siena - Efes Pilsen

İlk defa Efes Pilsen için bir şey yazmak gelmiyor içimden. Son 4 resmi maçını kaybeden bir takımdan bahsediyoruz. Bu akşam İtalya'da grubun en kritik maçına çıkıyorlar. Bu karşılaşma kaybedilirse eğer, küçük hesapları falan bir kenara bırakıcam ve Efes Pilsen'in gruptan çıkamayacağını düşünücem. Beşiktaş maçı kaybedildi Real Madrid maçına yordum. Real Madrid maçında takım ruh gibiymiş(maçı izleyemedim), arkasından Pınar Karşıyaka'ya mağlup olundu. Hiç iyi sinyaller vermiyor Efes Pilsen. Rakocevic bu akşam oynayacak duruma gelmiş, bu iyi haber ama sorun Rakocevic'in oynamamasından daha büyük. Maçlarda değil Efes Pilsen, bu akşam da öyle olursa, tempo Siena'ya bırakılırsa büyük hüsran olur. Siena son lig maçında Pepsi Caserta'ya mağlup oldu, nasıl bir kadroyla sahaya çıktılar bilmiyorum. İki takım da iyi sinyaller vermiyor ancak bu ya tamam ya devam maçı olduğu için karşılaşmaya sonuna kadar asılacaklar. Oyuncular kafalarını boşaltmalı ve maçın önemini kavramalı. Perasovic biraz rotasyona dikkat etmeli. Efes bugün her doğruyu yapmak zorunda. Kaukenas çok formda, Pianigiani bu ligin en önemli coachlarından birisi, iç sahada bileği zor bükülen bir takım Siena, makine düzeni gibi işliyor sistem. Real Madrid onları Palaestra'da yenerken 3 çeyrek Siena temposuyla maçı domine etmiş, Madrid ekibi son çeyrekte inanılmaz şut yüzdesiyle 26 sayı bularak maçı kazanmıştı. Efes Pilsen bu kadar şanslı olmayabilir, bu yüzden çok dikkatli olmak zorunda.

Real Madrid'e avucundaki maçı İspanya'da veren ve içerde varlık gösteremeyen Efes Pilsen artık bu maçı kazanmalı ve ben burdayım demeli. Aksi taktirde takım dengelerinin bozulmasıyla sezonun kalanı da tehlikeye girecek. Bu akşam kendilerinden beklentilerim büyük; iyi oyun, deplasman galibiyeti ve yarınki doğum günüm için bana galibiyet hediyesi :)

Çok zor bir gün olacak. Takımlarımız her zamankinden çok daha fazla mücadele etmek zorunda kalacak. Fenerbahçe tempo yapmak zorundayken, Efes Pilsen tempoyu düşürmek zorunda. Bakalım akşam çifte zafer yaşanabilecek mi?

Spor Toto Türkiye Kupası - Kadınlar Türkiye Kupasında Eşleşmeler Belli Oldu


Kadın basketbolunu çok takip edemiyorum. Denk gelebilirsem Galatasaray Medical Park'ın maçlarını seyrediyorum ama o da çok nadir. Türkiye Kupası ile ilgili bir post atalım hiç olmazsa da bu konudaki eksikliğimizi bir nebze olsun giderelim.

11-14 Mart 2011 tarihleri arasında Gaziantep'te düzenlenecek olan sekizli finalin kuraları bugün çekildi ve eşleşmeler ile sonrasındaki yol haritası belli oldu. Buna göre program şöyle:

11 Mart 2011:

17:30 Beşiktaş Cola Turka -Samsun Basketbol
20:00 Mersin BŞB - Tarsus Belediye

12 Mart 2011:

17:30 Fenerbahçe - Panküp Kayseri Şeker
20:00 Botaş - Galatasaray Medical Park

13 Mart 2011:

17:30 Yarı Final (İlk gün galipleri)
20:00 Yarı Final (İkinci gün galipleri)

14 Mart 2011:

17:30 Final

Maçlar Karataş Şahinbey Spor Salonunda oynanacak. Erkekler Türkiye Kupasındaki gibi yarı finalde Galatasaray - Fenerbahçe eşleşmesi olması ne kadar "tesadüf"tür merak konusu doğrusu. Maçlar Sports TV'den ve muhtemelen de GS TV ve FB TV'den naklen yayınlanacak.

Turkish Airlines Euroleague 2010/2011 Sezonu - Top 16 Beşinci Hafta Programı

23 Şubat 2011:

19:00 Panathinaikos - Lietuvos Rytas (NTVSpor)
21:45 Union Olimpija - Lottomatica Roma

24 Şubat 2011:

19:45 Zalgiris Kaunas - Power Electronics Valencia
20:15 Fenerbahçe Ülker - Olympiakos (NTVSpor)
21:00 Maccbi Electra - Regal FC Barcelona
21:30 Caja Laboral - Unicaja Malaga
21:45 Montepaschi Siena - Efes Pilsen (SkyTürk)
21:45 Partizan - Real Madrid

Avrupa Mesaisi - Top 16 Beşinci Hafta Sonuçları

EUROCUP:

Galatasaray Café Crown 54 - 64 Pepsi Caserta:


Avrupa macerasının sonu oldu bu maç. Dün maç öncesi iyimserliğim ilk yarı bittiğinde yerle bir olmuştu. Felaket bir ilk yarı izledik Ayhan Şahenk'te. Galatasaray adına tabi ki, Caserta da ise işler gayet yolundaydı. Pota altına çok güzel toplar iniyor, yüzdeli atışlarla fark açılıyordu. Biz ise bu bölümde hem potaya hem de birbirimize yabancıymış gibi oynuyorduk. Sanki o salonda antrenman yapan takım Galatasaray değil de Caserta'ydı. Oyuncuların birbirine olan yabancılığı ise hücumdaki top kayıplarının en büyük sebebiydi. Bu bölümde rakibin alan savunmasını bir türlü çözemedik. Dışarıdan şut sokamayınca savunma daha çok gömüldü ve drive etmek isteyene de alan kalmadı doğal olarak. Koca ilk yarı boyunca - Tutku'nun son saniyede orta sahadan salladığını da sayarsak - 0/11 üç sayı isabeti ile oynadık.  Şutların girmemesini geçtim, savunmayı delmek için penetre eden de olmayınca karambol bir basketbol çıktı ortaya. İlk yarı adına Galatasaray'da tek olumlu istatistik 8/1'lik hücum ribaundu üstünlüğüydü. Tabelada ise 20 - 41 yazıyordu.


Soyunma odasında Oktay Hoca ne yaptıysa, ikinci yarıya gerçek Galatasaray çıktı. İnanılmaz bir çaba ile 16 - 1'lik seri sonucunda farkı 6 sayıya kadar indirdik. İlk yarı girmeyen üçlüklerin girmeye başlaması ve savunmada kazanılan topların hızlı hücumlarla sayıya dönüştürülmesi farkı eriten başlıca faktörlerdi. İlk şoku atlatan Caserta'nın tekrar doğruları yapmaya başlaması ve Tutku ile Doornekamp'ın aldığı karşılıklı teknik faul hızımızı düşürdü ve son çeyreğe 12 sayılık Caserta üstünlüğü ile girildi: 40 - 52. Son çeyrekte, üçüncü çeyrekteki kadar olmasa da yine mücadele vardı. Maçın dönememesinin - bence - üç kritik noktası vardı ki bu üç noktada da başrolde Andric vardı. Önce hatalı yürüme yaptı, sonra hücum faul ve arkasından da 0/2 serbest atış ile geri dönüşümüzü engelledi belki de. Maç da 54 - 64 sona erdi. İlk yarıda yediğimiz 21 sayı farkı çıkaramadık ne yazık ki.


Son haftaların formda oyuncusu Ermal'in bu maçta yokları oynaması da bizim adımıza gecenin kötü geçmesine neden oldu aynı zamanda. İyi bir Ermal Caserta'nın bizi kendi silahımız olan pota altı sayıları ile vurmasına engel olabilirdi. İstatistiklere baktığımızda potaya rakipten daha fazla gitmemize rağmen, düşük şut yüzdemiz nedeniyle bu maçı çeviremediğimizi görüyoruz. Rakipten 4 fazla iki sayı (42/38), 2 fazla üç sayı (20/18) girişiminde bulunmamıza rağmen isabet oranında geride kaldığımız için istediğimizi alamadık. Maçtaki en ilginç istatistik, ilk yarı 4/9 ile oynayan Casertalı oyuncuların ikinci yarı 0/9 atması; bizim ise ilk yarı 0/11'den sonra 3/9 atmamız. Demek ki o potada bir keramet var :) maç sonunda ribauntlardaki ezici üstünlüğümüzü (44/33) skora yansıtabilmiş olsak bile bu maçı çok rahat kazanabilmemiz gerekirdi. Özellikle 20/10'luk hücum ribaundu üstünlüğü ile rakipten 10 fazla ikinci top şansı elde etmişken bunu avantaj olarak kullanamamak çok kötü. Shumpert'ın 15 sayı, 13 ribaunt ile double-double yaptığı maçın diğer skorerleri ise 13 sayı atan Eric Williams ve 10 sayı atan Lukasz Koszarek. 


Maç öncesi yazımda, bu maçı kazanalım ihtimalleri sonra konuşuruz demiştim ama Asefa Estudiantes CEZ Nymburk'u 86 - 88 yenince artık bir ihtmal daha kalmadı. Elimizde sadece Beko Basketbol Ligi kaldı, bakalım orada nereye kadar gidebileceğiz.

EUROCHALLENGE:

KK KRKA Novo Mesto 86 - 81 Pınar Karşıyaka:


Top 16 Grubuna 3/3 yaparak başlayan Karşıyaka üst üste iki mağlubiyetle grup liderliği şansını zora soktu. Karşıyaka'nın maçlarını seyredemediğimiz için istatsitikler üzerinden konuşuyoruz. İlk iki çeyrekte toplam 52 sayı yiyen İzmir ekibi son çeyrekte attığı 30 sayı ile geri dönüşe yeltendiyse de başaramamış. Daha detaya indiğimizde ribauntlarda yazan sayıları görünce şaşırmamak elde değil. 40/19'luk KRKA üstünlüğü var bu alanda ve KRKA'nın sadece hücum ribaundu sayısı 20, Karşıyaka'nın toplam ribaunt sayısından fazla. Bunun dışında KRKA'nın Karşıyaka potasına 61 şut attığını görüyoruz, Karşıyaka'nın buna cevabı ise 49. Maçın çok sert geçtiğini de yapılan faullerden ve serbest atış sayılarından anlayabiliriz. KRKA 37, Karşıyaka ise 35 kere gitmiş serbest atış çizgisine ve Karşıyaka'da 4 oyuncu 5 faulle oyun dışı kalmış. KRKA'da 5 isim çift haneli sayı üretirken, Pavic ve Balazic 13'er, Booker 12, Ikonic 11, Krivec ise 10 sayı kaydetmiş. Karşıyaka'da ise Smith 18, Holston 16, Eldridge ise 15 sayı ile oynamış. Karşıyaka son hafta Dexia deplasmanına gidiyor. Kazanması halinde Antwerp Giants - KRKA maçının sonucuna göre liderlik şansı var. KRKA'ya karşı ikili averaj üstünlüğü var, KRKA kaybeder, Karşıyaka kazanırsa Kaf-Kaf lider çıkar. Oldu da Dexia'ya kaybetti bu durumda farkın önemi var. İlk maçtan gelen 23 sayılık avantajı var Karşıyaka'nın. 23 sayı altındaki her mağlubiyet gruptan ikinci çıkmak demek. Çok düşük de olsa bir elenme ihtimali var ve bu oyun basketbol, maç bitene kadar her şey değişebilir. I grubunda ilk iki kesinleştiği için Karşıyaka'nın gruptaki durumuna göre rakipleri de belli. Lider çıkarsa Lukoil Academic Sofia, İkinci çıkarsa - ki öyle olacak gibi - rakip Eurocup ön elemesinde saf dışı bıraktığımız BC Spartak St.Petersburg. Yolun sonu görünüyor gibi ama bakalım...

Galatasaray Café Crown - Pepsi Caserta / Maça Doğru


Bu akşam, Avrupa'daki kaderimizi belirleyecek maçlardan birine çıkıyoruz. Deplasmanda uzatmada 81 - 76 yenildiğimiz İtalyan ekibini Ayhan Şahenk Spor Salonunda ağırlıyoruz. Maça geçmeden salon değişikliği için bir iki kelime etmek istiyorum. Abdi İpekçi Arena'da Sirque de Soleil - Saltimbanco gösterisi olduğu için bu maç için Maslak'a taşınmak zorunda kaldık. Salon yabancı olduğumuz bir salon değil, bir yerlerde takımın anrenmanları burada yaptığını okumuştum. Bu bir sürgünden ziyade bir ödül gibi de değerlendirilebilir bu maç öncesinde. Hem antrenman yapılan salon olması hem de Abdi İpekçi'ye göre daha küçük olması, zaten salonu dolduracak kadar olmayan basketbol seyircisinin rakip üstünde baskı kurmasına yardımcı olacaktır. Ben evdeki "özel" durumdan dolayı yine TV başında izleyeceğim maçı.


Ocak ayında, sakatlıklar nedeniyle yaşanan düşüşün sakatların takıma dönmesi ile tekrar yükselişe geçmesi ve deplasmandaki maçın son anda uzatmaya giderek elimizden kayması gibi faktörler beni bu maç için iyimser düşünmeye itiyor. Özellikle Caner'in iyileşmesi ile savunma direncinde görülen artış ve Tutku'nun tekrar sezon başındaki performansını göstermeye başlaması hücumda da skor anlamında takıma olumlu yansıyan etkenler. Pota altında Ermal'in son günlerdeki cansiperane mücadelesi de sezon başından beri dezavantajını yaşadığımız uzun pozisyonundaki sıkıntıyı da bertaraf etmiş görünüyor. 


Gruptan çıkabilmek için önümüzde çok çeşitli senaryolar var ama öncelikle bizim bu maçı kazanmamız, son maça daha iddialı ve konsantre çıkmamız açısından çok önemli. Daha sonraki olasılıklar ve senaryoları yarın maç yazısını yazarken gözden geçiririz. Ama dediğim gibi öncelikli hedef bu maçı kazanmak ve aslanlarımızın bunu başaracak gücü var. 6 sayılık da fark olursa tadından yenmez.

Avrupa Mesaisi - Top 16 Beşinci Hafta Programı

EUROCUP:

22 Şubat 2011:

20:45 Galatasaray Café Crown - Pepsi Juve Caserta (GSTV, Eurosport 2)

EUROCHALLENGE:

22 Şubat 2011:

21:30 Dexia Mons-Hainaut - Pınar Karşıyaka

CBL - Onüçüncü Hafta Sonuçları

19 Şubat 2011:

TEB 88 - 69 Teleperformance Metis
Vodafone 75 - 55 BASF
BP 63 - 78 DenizBank

20 Şubat 2011:

Castrol 37 - 47 B/S/H
Deloitte 73 - 64 Citibank
Turkcell 60 - 58 Yapı Kredi


Puan Durumu
A Grubu
B Grubu
S TAKIM

S TAKIM
1. Turkcell 9/0
1. DenizBank 9/0
2. Yapı Kredi 8/1
2. PWC 8/1
3. Türkiye İş Bankası 7/2
3. Kuveyt Türk 6/2
4. Vodafone 7/2
4. TEB 5/4
5. Deloitte 5/4
5. Teleperformance Metis 5/4
6. Gitti Gidiyor 4/5
6. BP 5/3
7. BASF 3/6
7. KPMG 2/6
8. B/S/H 3/6
8. Anadolu Hayat Emeklilik 2/6
9. Microsoft 2/7
9. Arena Bilgisayar 1/8
10. Citibank 1/9
10. Philip Morris 0/9
11. Castrol 1/8



Beko Basketbol Ligi - Onsekizinci Hafta Sonuçları

19 Şubat 2011:

Tofaş 62 - 90 Galatasaray Café Crown
Antalya BŞB 77 - 63 Türk Telekom
Medical Park Trabzonspor 92 - 82 Oyak Renault
Fenerbahçe Ülker 97 - 72 Bornova Belediye
Olin Edirne 74 - 60 Banvit
Erdemir 79 - 73 Mersin BŞB
Pınar Karşıyaka 79 - 71 Efes Pilsen

20 Şubat 2011:

Beşiktaş Cola Turka 98 - 74 Aliağa Petkim


Puan Durumu:













S TAKIM O G M A Y P
1. Fenerbahçe Ülker 18 16 2 1525 1271 34
2. Galatasaray Café Crown 18 14 4 1425 1218 32
3. Banvit 18 14 4 1371 1247 32
4. Efes Pilsen 18 13 5 1507 1267 31
5. Beşiktaş Cola Turka 18 11 7 1476 1400 29
6. Pınar Karşıyaka 18 11 7 1496 1429 29
7. Olin Edirne 18 10 8 1344 1274 28
8. Antalya BŞB 18 9 9 1340 1393 27
9. Medical Park Trabzonspor 18 8 10 1349 1462 26
10. Türk Telekom 18 8 10 1405 1470 26
11. Bornova Belediye 18 6 12 1341 1526 24
12. Erdemir 18 6 12 1357 1406 24
13. Tofaş 18 6 12 1310 1358 24
14. Aliağa Petkim 18 5 13 1369 1560 23
15. Mersin BŞB 18 4 14 1271 1408 22
16. Oyak Renault 18 3 15 1258 1454 21

Pınar Karşıyaka - Efes Pilsen


Bu bir maç yazısı değil. Maç çok zor kıran kırana geçecek orası kesin. Benim kafamı kurcalayan başka bir soru var. Bu maç neden cumartesi? Günler torbaya mı girdi? Bu sene Euroleague'deki temsilcilerimizden Fenerbahçe Ülker ve Efes Pilsen'e bu muamele yapılmamıştı. Şimdi heralde Efes Pilsen seçildi kobay olarak. Sinan Erdem'de perşembe akşamı kritik bir maç oynayan ve yenilen Efes Pilsen; cumartesi akşam 18.00'de Karşıyaka Arena'da Pınar Karşıyaka ile oynayacak. İki maçın arasında 48 saat bile yok. Nba'i emsal göstermek böyle durumlar için yersiz olur çünkü ordaki oyuncuların atletik özellikleriyle bizim ligimizdekilerin atletik özellikleri arasında uçurum var. Karşılaşmanın sonucunu ve maç sonu açıklamalarını merakla bekliyorum.

CBL - Onüçüncü Hafta Programı

Yine maçımızın olmadığı bir hafta, program şöyle:

19 Şubat 2011:

16:30 TEB - Teleperformance Metis
18:00 Vodafone - BASF
19:30 BP -DenizBank

20 Şubat 2011:

15:00 Castrol - B/S/H
16:30 Deloitte - Citibank
18:00 Turkcell - Yapı Kredi

Beko Basketbol Ligi - Onsekizinci Hafta Programı

19 Şubat 2011:

13:00 Tofaş - Galatasaray Café Crown (Atatürk Spor Salonu) (Spormax)
16:00 Antalya BŞB - Türk Telekom (Atatürk Spor Salonu)
16:00 Medical Park Trabzonspor - Oyak Renault (19 Mayıs Spor Salonu)
17:00 Fenerbahçe Ülker - Bornova Belediye (Sinan Erdem Spor Salonu) (Spormax)
17:00 Olin Edirne - Banvit (Mimar Sinan Spor Salonu)
17:30 Erdemir - Mersin BŞB (Erdemir Spor Salonu)
18:00 Pınar Karşıyaka - Efes Pilsen (Karşıyaka Arena)

20 Şubat 2011:

13:00 Beşiktaş Cola Turka - Aliağa Petkim (Beşiktaş Cola Turka Arena) (Spormax)

Turkish Airlines Euroleague 2010/2011 Sezonu - Top 16 Dördüncü Hafta Sonuçları

16 Şubat 2011:

Zalgiris Kaunas 85 - 84 Fenerbahçe Ülker (uzatmada, normal süre: 69 - 69) (maç yazısı)
Montepaschi Siena 77 - 74 Partizan

17 Şubat 2011:

Panathinaikos 76 - 74 Caja Laboral
Lietuvos Rytas 70 - 65 Unicaja Malaga
Efes Pilsen 60 - 77 Real Madrid (maç yazısı)
Union Olimpija 65 - 83 Maccabi Electra
Lottomatica Roma 65 - 74 Regal FC Barcelona
Power Electronics Valencia 79 - 85 Olympiakos

Puan Durumu:



E Grubu



1.Panathinaikos3/1
2.Caja Laboral2/2
3.Lietuvos Rytas2/2
4.Unicaja Malaga1/3



F Grubu



1.Regal FC Barcelona4/0
2.Maccabi Electra3/1
3.Union Olimpija1/3
4.Lottomatica Roma0/4



G Grubu



1.Real Madrid4/0
2.Efes Pilsen2/2
3.Montepaschi Siena2/2
4.Partizan0/4



H Grubu



1.Fenerbahçe Ülker3/1
2.Olympiakos3/1
3.Power Electronics Valencia1/3
4.Zalgiris Kaunas1/3

Efes Pilsen 60 - 77 Real Madrid

Can bu hafta maçı seyredemediği için Efes yazma işi bana düştü, elimizden geleni yapalım bakalım.


Maç için detaylı analiz yapmaya çok fazla gerek yok ama yazının sonunda üç-beş istatistiki bilgi veririz. Bu maçın kaybedilmesindeki en büyük sebep Rakocevic'in olmaması olabilir ama sahada olan adamlardan hiçbirinin gözünde maçı çevirebilecek ışığı görmek mümkün olmadı. Belli ki kendileri de inanmamışlardı bu maçı kazanacaklarına. Deplasmandaki şanssız mağlubiyetin telafisi umuduyla geçtik televizyonun başına ama sahada ne yapacağını bilemeyen, saman alevi gibi parlayıp sönen ve sonunda da kaderine razı olan bir takım ile karşılaştık. Maç boyunca, basketbol adına hiçbir doğruyu yapamadı Efes Pilsenli basketbolcular. Hücumda yapılan yanlış pas ve şut seçimlerinden tutun da pota altında kabul edilen ezici Real Madrid üstünlüğüne kadar. Efes Pilsen basketbol literatüründe top kaybı olarak nitelendirilen her türlü hatayı da yaptı bu maçta. Hatalı yürümeden, 24 saniye süresinin dolmasına kadar. Hatta topu kenardan 5 saniyede çıkaramadı bir pozisyonda. Bu maç sabaha kadar oynansa Real Madrid kazanırdı. O derece etkisiz ve isteksizdi Efes Pilsen.


Kupadaki Beşiktaş maçındaki kötü oyunu konsantrasyon eksikliğine bağlamıştı Can ama demek ki sorun o değilmiş. Bir süredir sergilenen güzel basketbol geçici bir baharmış. Deplasmandaki maçtan bu maça kadar sadece kupada Beşiktaş ile karşılaşan Efes'in aksine, Real Madrid üç tane Kral Kupası maçı oynayıp gelmişti. Ama sahaya bakıldığında sanki Efes Pilsen üç maç oynamış da Real Madrid dinlenip gelmiş gibi bir görüntü vardı.

Perasovic'e oyuncu tercihlerinden dolayı yüklenmek istiyorum ama oyuna giren hiçbir oyuncu maçı çevirebilecek havada olmadığı için neden şunu oynattı, bunu oynatmadı diyebileceğim bir durum da yok ne yazık ki.

İstatistiki verilere gelirsek, en önemli veri Real Madrid'in Efes Pilsen'i pota altında resmen ezdiği ribaunt sayıları olarak görünüyor. 28/40'lık ribaunt farkının önemli bir kısmı hücum ribauntlarından kaynaklanıyor. Efes'in 9 hücum ribaunduna Madrid 14 ribaunt ile cevap verdi ki ilk yarıda bu oran 1/9'du. Real Madrid Efes potasına 60 top atarken, Efes'in buna cevabı 49. Kim ev sahibi kim misafir takım belli değil. Maçın en skoreri 17 sayı atan Llull oldu. İlk yarı biterken salladığı üçlük nasıl girdi hâlâ anlayabilmiş değilim. Ante Tomic de 14 sayı 6 ribaunt ile oynadı. Efes'te ise tepede 14 sayı ile Kerem Tunçeri görünüyor ama bu 14 sayının çoğu maçın sonunda, maç koptuktan sonra gelen sayılar. Thornton da 10 sayı, 7 ribaunt ile oynadı.

Siena ile durumlar eşit şu anda, önümüzdeki hafta Siena deplasmanı var. Mağlubiyet halinde işler iyice zora girer. Madrid'in liderliği garanti gibi, kalan iki maçtan birini almaları yeterli. Zalgiris'in de sadece prestij mücadelesi veriyor olması önümüzdeki hafta oynanacak maçın önemini katlıyor. Efes kazanırsa çıkar, kaybederse defteri kapatır. İlk maçtaki sayı avantajının sadece 2 olduğunu hatırlatalım. Efes'in kaderi hâlâ kendi ellerinde. Kendi göbeğini kendi kesecek ama bu maçtaki performansla değil.

Efes Pilsen - Real Madrid Maça Doğru


Malesef yine geç kaldım yazı için. Bu akşam maçı bize Thisisthebesttillwedobetter takip edicek ve yazıcak. Öncelikle kötü bir haber aldım ama doğruluğunu kesinleştiremedim, Igor Rakocevic'in bu maçta rahatsızlığı sebebiyle oynamama ihtimali varmış. Eğer bu olursa Efes Pilsen adına gerçekten kötü olur zira Rakocevic çoğu zaman sistemi bozan gibi gözükse de, takımdaki en net en keskin skorer.

İki hafta önceki maçı Efes Pilsen adeta hediye etti rakibine. Bu demek değil ki, Real Madrid haketmedi. Onlar daha çok istedi, daha çok mücadele etti ve maçı koparıp aldı Efes'in elinden. Gerek normal süre, gerekse uzatmaların sonunda avuçlarımızın içinde olan maç; son toplardaki tercih hataları yüzünden rakibe gitti. Sağlık olsun, bugün kazanır telafi ederiz. Yani ben öyle umut ediyorum. Son Türkiye Kupasındaki Beşiktaş Cola Turka maçını saymazsak Efes Pilsen 2 aydır muazzam basketbol oynuyor. Saha içersinde çok iyi yardımlaşıyorlar, pick n roll savunması çok iyi durumda ve herşeyden önemlisi tam takım gibi hareket ediyorlar. Bu akşam da bu özelliklerini tekrar sahaya yansıtıp kazanacağını düşünüyorum Efes Pilsen'li oyuncuların. Çok mücadele etmeli ve asla yılmamalıyız. En önemli konu reboundlar, bu konuda mutlaka kısalar yardım etmeli ve ekstra çaba sarfetmeliyiz.

Rakocevic yoksa, işler çok zorlaşır. Pota altını da ilk maça göre daha fazla kullanmak zorundayız. Bu maçtan çok umutluyum. Efes Pilsen'in kazanıp liderliğe yükseleceğini düşünüyorum. İlk maçta fazla faydalanamadığımız; Nachbar, Vujcic gibi oyuncularımızdan ekstra katkılar bekliyorum. Umarım beni yanıltmazlar.

Can Yakan Üçlükler


Senaryodakiler aynı takımlar, aynı lig. Senaryo dediğime bakmayın bire bir yaşanmış iki olay. İlki geçen sezon Euroleague ilk tur grup maçlarının sonuncusu. Aslında yenilen 3'lük değil kritik olan, sayı yenilmesi kritik. Son iki saniye yer Abdi İpekçi, sahadaki takımlar Fenerbahçe Ülker ve Zalgiris Kaunas. İki veteran oyuncu gençliklerinde lige damga vurmuş iki önemli isim Damir Mrsic ve Marcus Brown. Maçın son 2 saniyesi, fark 5. Eğer sayı yemezse Fenerbahçe Ülker Top 16'ya kalıyor. 6 sayı sınırı var ikili averaj için. Son top kenardan Zalgiris oyuna başlıyor. Sahada ilk göze batan şey müthiş bir eşleşme hatası Mrsic-Brown. Pick'ten çıkan Marcus Brown topu alıyor tek dribbling yapıyor ve şuta kalkıyor. Tecrubeli isim topu potaya gönderiyor ve 3 sayılık isabeti buluyor. Herkes şok içersinde, maç öyle bitiyor ve Zalgiris müsabakayı 76-68 kazanıyor. Karşılaşma 6 farkı geçtiği için ikili averajdan Fenerbahçe Ülker euroleague'e veda ediyor. Ama atlanan nokta var. Topu alıp dribbling yapan Marcus Brown saha sınırını çizen çizgiye basıyor. Yani aslında gözden kaçsa da basketi nizami değil. O basketle Fenerbahçe maçı keybediyor ve eleniyor.


Gelelim bugüne; takımlar yine aynı, bu sefer mekan Kaunas. Kıran kırana bir maç oynanıyor. Kritik dakikalarda Martynas Pocius zor bir pozisyonda şuta kalkıyor, savunmacısı Ömer Onan blocklamak için hamle yapıyor ve faul oluyor. Pocius'un dengesiz çıkardığı top panyalı sayı oluyor ve serbest atışla birlikte Zalgiris Kaunas 4 sayılık bir hücum etmiş oluyor. Yalnız atlanan çok önemli bir hadise var; Pocius şuta kalkarken denge ayağı çizgide! Yani atış iki sayılık. Maç skoru 85-84 Zalgiris lehine. O sayı maçı kazandırdı demiyorum ama entresan bir hikaye olduğu da ortada.

* Pocius'un fotoğrafı SalsaBasket'den Çağlar Torun'a (dejavu) aittir.

Zalgiris Kaunas 85 - 84 Fenerbahçe Ülker


Ben maçım olması nedeniyle bu güzel müsabakanın sadece son 5 dakikasını ve uzatma dakikalarını izleyebildim. Bu yüzden uzun uzadıya analiz yapacak gözleme sahip değilim. Zaten bu yazı da, maç yazısından ziyade bundan sonra ne olur senaryosunu içeriyor.

İzlediğim dakikalarda Murat Kosova'dan öğrendiğim kadarıyla Ukic ve Tomas'dan da faydalanamamış Fenerbahçe Ülker. Bu tabi ki hem rotasyona büyük bir darbe indirir hemde takım dinamiklerini kökünden etkiler. Ben Fenerbahçe'den bu düzeyde bir performans beklemiyordum. Zalgiris'in kazanacağını düşünüyordum ancak maçı uzatma dakikalarına kadar götürmeyi başardı iki takım. Sahada iyi bir basketbol yoktu ama çok iyi mücadele vardı. İki takım da inanılmaz mücadele etti. Gruplar belli olduğunda değerlendirme yazımda, Zalgiris'e dikkat edilmesi gerektiğini; arka plana atılmamaları gerektiğini ve çok iyi bir takım olduklarını yazmıştım. Fenerbahçe'nin oynadığı iki maçta beni doğrular nitelikte gelişti. İstanbul'da zor gelen galibiyet ve Kaunas'ta gelen mağlubiyet. Fenerbahçe'nin handikaplarını göz ardı etmeden şunu belirtmekte fayda var; normal sürede Zalgiris'in kullandığı 4/22 üçlük isabeti beni inanılmaz şaşırttı. Bir Litvanya temsilcisi kendi yarı sahasından 22 şut kullansa 4'den fazla isabet bulur. Zaten uzatma dakikalarında bunu gördük. Maçla ilgili son olarak söylemek istediğim şey şu; son dakikaları ve uzatmaları ne kadar formsuz olursa olsun mutlaka Jasikevicius'la oynamalıydı Spahija. Takım kaybedecekse sahada Jasikevicius olmalıydı ve onla kaybetmeliydi. Dün akşam maç sonlarını onla oynamamak alınma nedenlerine kesinlikle aykırı bir davranıştı.

Peki bundan sonra bu grupta ne olur?
Bugün Valencia kendi sahasında Olympiakos'u konuk ediyor. Bu maç kritik zira olası bir Valencia galibiyeti İspanyol ekibi potaya sokacaktır. Haftaya İstanbul'a gelecek olan Olympiakos'u da tehlikenin içine atar ve Sinan Erdem'deki maçın zorluk katsayısını çok arttırır. Dün maç önü yazımda da yazdım; Fenerbahçe Ülker için felaket senaryosu çizmek istemiyorum ama kaybedilen bu maçla grubu 3-3 bitirme ihtimalleri çok fazla arttı. İçerde Olympiakos'un Fenerbahçe'yi yeneceğini düşünüyorum. Son hafta gidilecek olan Valencia deplasmanında da rakibin gruptan çıkma ihtimali olursa, galibiyet çıkacağını sanmıyorum. Bundan sonra çok ekstra işler yapması gerekiyor Fenerbahçe'nin. Benim yazdığım olası senaryolar içinde en kötüsü, umarım bu tip kabuslar görülmeden kalan 2 maçta en az bir galibiyet çıkarırlar.

Zalgiris Kaunas - Fenerbahçe Ülker F8 Yolu


Aslında farkındayım bu maça doğru yazıları en azından bir gün önceden yazılmalı ama malesef vakit konusunda sıkıntılar yaşıyorum. Hatta öyle ki bu hafta maç bile seyredemeyeceğim. Allahtan bu konuda yardımıma Thisisthebesttillwedobetter yetişiyor.

Bu maç kritik bir viraj, nedenlerinden bahsedersek.
Fenerbahçe Ülker fırtına gibi oynadı Top 16'nın ilk bölümünü ve 3'de 3 yaptı. Bence burdaki tek ekstra ve işlerine çok yarayacak galibiyet deplasmandaki Olympiacos maçıydı. Zira diğer maçları Sinan Erdem'de Zalgiris ve Valencia'ya karşı oynadılar ve F8 yapmak istiyorlarsa zaten kazanmalıydılar. Şimdi geldiğimiz noktada, kalan 3 maç ve ikisi deplasmanda. İlk deplasman bugün ki Zalgiris Kaunas maçı. Bu maçı önemli yapan detay bence kalan diğer iki maç. Eğer Fenerbahçe bu maçı kaybederse sonraki maç Sinan Erdem'de Olympiacos ve deplasmanda Valencia ile olduğu için grupta işler çok karışır. Nasıl ki gruplara başlarken 3'de 3 yaptılarsa kalan maçlarda da 3'de 0 yapma ihtimalleri küçümsenmeyecek düzeyde. Zalgiris İstanbul'da Fenerbahçe'yi oldukça zorlamıştı. Fenerbahçe rakibini Mirsad'ın ekstra oyunuyla geçmişti. Bugün Mirsad sakat (sanırım sezonu kapattı), bu sakatık sadece saha içi faktör olarak değerlendirilmemeli; Mirsad Fenerbahçe'nin itici güçlerinden, sahadaki yüreklerinden biriydi. Bu bağlamda Fenerbahçe zorlanacaktır. Ayrıca Litvanya'da özel bir gün kutlanırken Zalgiris maça daha fazla asılacak ve galibiyet koparmak isteyecektir. Nerden bakılırsa bakılsın çok zor bir maç.

Fenerbahçe adına felaket senaryosu çizmek istemem ama; gerçekten bu grubu 3-3 bitirme olasılıkları göz ardı edilmemeli ve herkes kalan maçlara bu ciddiyetle asılmalı. Pesic'le yükselişe geçen Valencia ile dışarda oynayacaklar ve grubun abisi Olympiacos ile içerde oynayacaklar. Bu iki maç kesinlikle iki takımla oynanan ilk maçlardan çok daha zorlu geçecektir. Kalan iki maç düşünülürse bu akşam sarı lacivertliler belki de sezonun en kritik maçına çıkacak.
Related Posts with Thumbnails