Sayfalar

Olmayınca Olmuyor...

Yazımın başlığı Captano'ya ait. Onun lafıdır olmayınca olmuyor. Dün de olmadı işte. Maça, Karpaty Lviv maçının ikinci yarısındaki kaldığı yerden başladı Galatasaray. Herkeste bir hırs, bir istek... Her Bursalı'ya en az iki kişi basıyordu bu ilk bölümde. Bursaspor yarı sahasından çıkmakta zorlanıyordu, sağlı sollu ataklar, sağlı sollu kornerler adeta bir boksörün rakibini köşeye sıkıştırıp sağlı sollu girişmesi gibiydi. Ama şu bir gerçek ki Bursaspor gardını çok iyi almıştı. Savunma ve kale inanılmaz işler yaptı ve o kadar yumruğun arasından bir direk patlatıverdi Galatasaray'a. Bir kere geldiler ve gol oldu. Bu hastalık oldu artık Galatasaray'da. Rakip kim olursa olsun, ilk gelişinde mutlaka gol buluyor artık. İlk yarının sonuna kadar yine yumruklama devam etti ama Bursaspor'un gardını düşürmeye hiç niyeti yoktu. Netekim ikinci yarı şiddeti azalan baskının içinden ikinci bir direk çıkardı Bursaspor ve knock-out. Hakem saymaya başladı; 1,2,3,4,5,6,7,8,9,10... Kalkamadı Galatasaray yerden.

Hakem demişken, Abdullah Yılmaz sanırım futbol hakemi değil. Bursaspor'un tüm Anadolu çirkefliklerine göz yummasının yanında Volkan Şen'i ikinci sarıdan atmaya yüreği yetmedi. Bursaspor çok erken kollanmaya başlamış federasyonca. Daha durun bismillah, kazara şampiyon oldular diye beşinci büyük olmadılar, ki bunu dün akşam da ispatladılar. Şampiyon unvanı ile büyük unvanı birbirinden çok farklı kavramlar. Burada şu laf çok güzel oturacak sanırım: Ben sana şampiyon olamazsın demedim, büyük olamazsın dedim. 


Gelen yoğun talep üzerine kalede Ufuk ile başladı Rijkaard, savunmada yine Ali Turan'ı görünce bir eyvah çektim açıkçası. Serdar'ın yerine de kadroda Barış vardı. Aykut tü kaka, Ufuk oynasın diyoruz da, Ufuk'un da çok elle tutulur bir tarafı yok gibi. Çok heyecanlı ve telaşlı, maç eksiğine vermek istiyorum. Kewell'ın performansı ve kaptanın kesilemezliğinde olan Serdar'a oldu bu maçta. Arda sağa geçince kankasına kulübe yolu göründü. Orta saha da fantastik üçlüye kaldı mecburen. Eldeki malzeme bu, yapacak bir şey yok. Bu malzemeden helva olmaz, olsa da bir şeye benzemez. Takımın üzerindeki uğursuzluk da başka bir inceleme konusu aslında. Rakiplerin çektiği şutlar bizim savunmaya çarpınca kaleye yöneliyor, bizimkiler dağa taşa sekiyor. Takıma bir kurşun döktürmek lazım gibi. Var mı tanıdığı kurşuncu olan.

Sağlı sollu ataklar dedik ama takımın hem sağ hem sol beki hücuma katılmayınca kanat adamlarının da hareket kabiliyeti sınırlanıyor. Sol kanatta Kewell yine Karpaty maçından esintiler sundu ama geriden destek gelmeyince kalabalık kapanan Bursa savunmasını delmesi mümkün olamadı. Turan kanadında da farklı bir görüntü yoktu. Ali Turan savunma anlamında Karpaty maçındaki performansının çok çok üstünde oynamasına rağmen Arda'ya gerekli desteği veremediği için Arda kalabalık Bursa savunması arasında kayboldu. Sağlı sollu ataktan kastım kullanılan kornerler aslında. Korner rekoru kırmış olabiliriz. Bunu Yazan Tosun'un dediği gibi; "üç korner bir penaltı olsaydı, fark atmıştık."


Tribünler uzun zamandır görmediğim kadar iyiydi bu maçta. Hele ki maça ve ikinci yarıya başlarken çekilen üçlüler muhteşemdi. Devreye yenik giren takımı ateşlemek için devre arası Nevizade Geceleri bile söylendi, You'll Never Walk Alone etkisi yapar belki diye. Ama Captano'nun dediği gibi olmayınca olmuyor...

0 yorum:

Related Posts with Thumbnails